Perşembe

 

Meşhur Fransız avukat Jacques VERGÈS ile yapılmış bir röportaj okudum. oulala.net internet sitesinde yayınlanan bu röportajda Amerika’nın yaptıkları şiddetle kınanıyor, Batı medeniyetinin zulümleri kötüleniyor. Bunlardan birkaçını naklediyorum:

  • Avustralya yakınında, yüzölçümü itibarıyla İsviçre’den büyük bir ada vardır, ismi Tasmanya’dır. Artık bu adada bir tek yerli Tasmanyalı yaşamıyor. Son Tasman 1977’de ölmüştür ve o kavmin nesli tükenmiştir. Avrupalılar, Kuzey ve Güney Amerika’da da nice kavmi kırmışlar, yok etmişlerdir. Halbuki onların parlak medeniyetleri vardı.
  • Hitler 1941’de Avrupa’ya hâkim olmuştu, onu durduracak bir güç yoktu. Bir çılgınlık yaptı, Sovyetler Birliği’ne saldırdı ve sonunda yenildi. ABD İran’a saldırırsa büyük katliamlar (soykırımları) olacak, sonunda süper güç yenilecek ve çökecektir.
  • İkinci dünya savaşında Alman Gestapo’su işgal altındaki Fransa’da, Fransa’nın Cezayir’de yaptığı kadar cinayet işlememiştir.
  • Demokrasilerde de, diktatörlüklerde olduğu gibi ve kadar cinayet işlenebilir.
  • İran’ın iki komşusunda nükleer silah var. Biri Pakistan, diğeri İsrail. Bunlara hiç ses çıkartılmıyor da, İran’ın nükleer enerji çalışmaları bir tehdit ve tehlike olarak görülüyor…

    Gerçekten, ABD’nin son yıllarda yaptıkları tam mânâsıyla bir cinnettir. Bu cinnetin sonu dünya çapında, insanlık çapında bir felakettir. Şu anda ABD siyasetine ve emperyalizmine karşı en şiddetli tenkitleri Batı dünyasına ve medeniyetine mensup fikir adamları yapmaktadır. Keşke bir şahıs ve kuruluş harekete geçse, bu tenkitlerin özetlerini bir Kara Kitap şeklinde bastırsa ve çeşitli dillerde milyonlarca nüsha basılıp dağıtılsa…

    Amerika neler yaptı, neler yapıyor? Bunların birkaçını sayayım:

    (1) Demokrasi, insan hakları, adil yargılanma gibi ulvi kavram ve değerleri ayaklar altına almıştır. Bunları kendi halkı için geçerli sayıyor, İslâm Âlemi ve Üçüncü Dünya için geçerli saymıyor.

    (2)

    Guantanoma

    üssünde savaş hukuku ve esirlerle ilgili uluslararası kuralları çiğneyerek zavallı Müslümanlara en adi işkenceleri yapıyor. Buralardaki belden aşağı cinsel işkenceleri ne Hitler rejimi, ne de Stalin rejimi yapmıştı.

    (3) İki Irak savaşı arasındaki devrede, Irak’a ambargo koymuş ve 500 bin çocuğun ölümüne sebep olmuştur.

    (4) Hüseyin Saddam rejimini önce desteklemiş, İran’a karşı kışkırtmış, iki İslâm ülkesinin savaşmasına yol açmış, bu savaşta bir milyondan fazla Müslüman ölmüş, sonra Saddam’ın aleyhine dönmüş, Irak’ı haksız yere işgal etmiştir.

    (5) İslâm Âleminde ve Üçüncü Dünya’da, halkın oyları ile seçilen liderleri çeşitli komplolarla devirmiş, yerlerine kendisine uşaklık eden diktatörler getirmiştir. Bunu ben söylemiyorum, namuslu ve dürüst Amerikalılar söylüyor ve cesaretle yazıyor.

    (6) Mesela İran’da Musaddık rejimini devirmiş, ülkeden kaçan Şah’ı tekrar tahtına oturtmuştur.

    (7) Ortadoğu’da adil, gerçek, kalıcı bir barışı ABD önlemektedir. Çünkü İsrail’i kayıtsız şartsız desteklemekte, Müslümanların hiçbir hakkını savunmamaktadır.

    (8) Kendi ülkesindeki bir vatandaşının burnu kanasa hukuk mekanizması harekete geçen ABD, Irak’taki camilerin içinde yaralıları öldürmekte, hapishanelerde akla hayale sığmayan işkenceler yaptırmakta; kendi para ve pullarının üzerinde “Biz Allah’a inanıyoruz” yazılı iken, bir buçuk milyar Müslümanın iman etmiş olduğu kutsal Kur’an’ı yerlere attırıp parçalatmakta, sonra süpürüp helaya attırmaktadır. Böyle zulümleri Stalin bile yapmamıştı.

    (9) Bir tek Yahudiye bir fiske vurulsa harekete geçen ABD, Kafkasya’da bir milletin, Çeçenlerin yok edilmesi faciasına göz yummaktadır.

    Amerika halkının yarıdan fazlası bu yapılanları kötülemekte ve lânetlemektedir. İstanbul’da Kapalıçarşı’da bir dükkanda gördüğüm Kaliforniyalı kadın

    “Bush’un siyaseti yüzünden insanların önüne çıkacak yüzümüz kalmadı. Bir çok yerde, utandığım için Amerikalıyım diyemiyorum da Kanadalıyım diyorum..”

    demişti.

    Evet, Amerika’nın ölçüsüzlükleri, zulümleri, çılgınlıkları, sınır tanımaz emperyalizmi yüzünden dünya ve insanlık topyekün bir felakete doğru yol almaktadır. Dünya medyasında ABD’nin İran’a karşı atom silahları kullanacağı haberleri ve yorumları yer alıyor. Komşumuza böyle korkunç bombalar ve füzeler atılırsa, bunların radyasyonundan Türkiye de büyük zarar görecektir. Çernobil’de nükleer santraldaki küçük bir arıza yüzünden 100 bin kişi öldü veya ağır şekilde hastalandı. İran’a atılacak bombaların öldürücü radyasyonları bulutlar ve rüzgarlar tarafından dört bir yana, bu arada komşu Türkiye’ye gelecek, bizde de büyük bir soykırımı yaşanacaktır.

    Amerika’nın Avrupa’da gizli hapishaneler kurduğu ve buralarda işkence yapıldığı da artık biliniyor. Hatta bu hapishanelere Müslüman

    “suçlular”

    taşıyan uçakların ülkemize de gizli, izinsiz bir şekilde indikleri biliniyor.

    Dünya’nın her yerindeki Amerikan ve İsrail aleyhtarlarının fişlerinin çıkartıldığı, listelerinin yapıldığı söyleniyor. Büyük bir savaş patladığı zaman, çeşitli bahanelerle birtakım Müslüman ülkeler işgal edilecek ve Amerikan ve İsrail aleyhtarları yakalanıp işkence hapishanelerine konulacaktır.

    Peki, şu anda dünyada Amerika’yı durduracak bir güç var mıdır? Beşeri planda yoktur. Asker, ordu, silah bakımından
    ABD artık tek süper güçtür. Ancak onun üzerinde de mutlak bir güç bulunmaktadır.

    Son sözü O güç söyleyecektir. Amerikan para ve pullarının üzerinde yazılı olan Allah…

    Allah zulmü sevmez. Allah kadınların, çocukların, ihtiyarların, mâsum sivil halkın öldürülmesini sevmez, böyle yapanlara gazap eder, üzerlerine azab indirir.

    Allah ihmal etmez, imhal eder (mühlet verir). Allah, kutsal ibadet yerlerinde suçsuz insanların öldürülmesini hoş görmez. Allah, İslâm dünyasının, Üçüncü Dünya ülkelerinin, başta petrol olmak üzere bütün tabiî servetlerinin soyulmasından, talan edilmesinden hoşlanmaz ve râzı olmaz.

    Peki Allah ne yapar?

    Allah’ın sillesi ve azabı ansızın gelir. Bir geldi mi, artık kurtuluş yoktur. Bazen, çeşitli isimler verilen, mesela birine Katrina denilen kasırgalar eser, su baskınları olur. Katrina küçük bir uyarıdır.

    On Katrina, yüz Katrina aynı anda birden eser ve süpürürse ne Amerika kalır, ne süper gücü…

    Zelzeleler, salgın hastalıklar… Panik ve korku… Milyonlarca insanın toplumsal cinnet buhranları geçirmesi… Allah zalimlerin kalplerine korku verir. Çok zengin ve çok güçlü olsalar da o korku onları yere serer. Bir devletin yaşaması, ayakta durması için birinci şart

    Adalettir

    . ABD, bu kuralın dışında değildir. Ya âdil olacaktır, yahut yıkılacaktır… 21 Nisan 2006