Pazartesi

 

Afganistan’ın başına getirilen Karzai hazretlerini, bir Müslüman olarak siyasî açıdan desteklemem mümkün değildir. Ancak takdir ettiğim bir tarafı var: Çok güzel giyiniyor… Başına geçirdiği astragan serpuşlar, omuzlarına attığı pelerinler, gömlekleri gayet şık ve estetik.

Bizde bazı İslâmcılar, Karzai gibi şık ve güzel kıyafetlere bürünemiyor. Politikada isim yapmış, yüksek mevkilere çıkmış şahsiyetlerimizin böyle bir şansı zaten yok. Bir bakan, bir milletvekili başına astragan kalpak geçirerek herhangi resmî bir resepsiyona katılabilir mi? Adamı doğduğuna pişman ederler.

Bazı Müslüman siyasetçilerimizin hanımları başlarını örtüyor; onların şık, sanatlı, üstün görünme şansları var ama o şansı yakalayıp kullanamıyorlar. Dikkat buyurunuz şık, sanatlı, üstün sıfatlarını kullandım. Tesettürlü, başını örten bir yüksek sınıf hanımın üstünlüğü ne demektir? Bir örnekle açıklamaya çalışayım:

Resmî veya özel bir resepsiyonda altmış kadar hanım bulunuyor. Bunların kırkı açık, yirmisi kapalı hanımlar. Şayet, kapalı hanımlar, başörtüsü kullanan hanımlar; kıyafetlerinin sanatı, şıklığı, yüksek not alırlığı ile temayüz ederlerse (öne çıkarlarsa)

üstün olurlar…

Onlara notu kim verecektir? Kendilerine ve taraftarlarına sorarsanız, notları 10 üzerine 10’dur. Ben bu notu kasd etmiyorum. Yüksek notu karşıtların, hattâ düşmanların vermesi lazımdır; bîtaraf ve objektif moda uzmanlarının vermesi lazımdır.

İslâm hanımları başlarına el dokuması, kök boyalı nefis kumaşlardan şallar sarmışlar, elbiseleri Paris’in en yüksek modacılarını hayran bırakacak bir güzellik ve zerafette. O başörtülere, o kıyafetlere, o sanata herkes hayran… İşte üstünlük budur.

Söylemeye hâcet yok, şer’î tesettürden bahs etmiyorum, sosyolojik ve kültürel tesettürden bahs ediyorum. Bir kıyafetin güzel ve sanatlı olması için Paris modacıları tarafından hazırlanmış, fiyatı çok yüksek, markaları pek ünlü kıyafetler olması yeterli değildir. Bunların yanında sanatlı, güzel, beğenilir ve estetik olması gerekir.

Para var, imkân var, fakat bir türlü tesettür kıyafetinde üstünlük sağlanamıyor… İşte bu büyük bir eksikliktir, hattâ büyük bir suçtur. Hanımefendi! Siz bir temsilcisiniz, siz Türkiye Müslümanlarını temsil ediyorsunuz, siz meydana çıkıyorsunuz, siz her hâl ü tavrınızla iddia sahibisiniz ve sizin kıyafetiniz açık hanımların kıyafetinden üstün değil. Siz onlardan daha estetik giyinmiyorsunuz, suçunuz ve noksanınız işte budur. Benim tenkitlerim yapıcıdır, tenkit ediyorum diye bana kızmayınız, kızacak birini görmek istiyorsanız aynaya bakınız.

Bir soru: Yüksek tabakadan bir hanım, başını örterek, açık hanımlardan daha şık, daha sanatlı, daha estetik, daha üstün bir kıyafete bürünebilir mi?

Cevap: Elbette bürünebilir… Hattâ, başı örtülü hanımın bir avantajı vardır. Başörtüsü…

Akıllı ve firasetli insanlar, uzman olmadıkları konularda ne yaparlar? Bilenlere, uzmanlara, tecrübe ve birikim sahibi olanlara başvururlar. Bizim yüksek tabaka İslâmcı hanımlarımız işte bunu yapmıyorlar. Uzmanları, danışmanları var ama yeterli değil.

Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman hanım bendenizle bir röportaj yapmış, tesettür hakkında da sorular yöneltmişti. Yüksek tabaka hanımların tesettür kıyafetlerini beğenmediğimi söylediğim için bir sürü siteme hattâ “haklarımızı helâl etmiyoruz” gibisinden beddualara mâruz kalmıştım.

Neymiş efendim, Müslüman kadınları çok çekmişler, bu yüzden gereği gibi

üstün

ve

estetik

bir şekilde giyinemiyorlarmış. Evet, Müslüman kadın ve kızlarımıza baskı yapıldığı doğrudur ama serd edilen bahane geçerli değildir.

Sen seçimleri kazanmışsın, politikada yüksek makam ve mevkiler elde etmişsin. Maşaallah para bol, imkân gani ve açık hanımlardan daha güzel, daha üstün, daha sanatlı, daha estetik giyinemiyorsun. Elbette suçlusun, elbette sende bir noksanlık var, elbette bazı hususlarda yanlış yapıyorsun. Bu konuyu yazarken iki hususu beyan etmem gerekir:

Birincisi: Fakir halk, kendi halindeki tesettürlü-başörtülü Müslüman hanımlar konumuz dışındadır. Onları tenkit etmiyorum.

İkincisi: Ben moda uzmanıyım, yüksek hanımlar benim dediğim gibi giyinsinler gibi bir iddiam ve manyaklığım da yoktur.

Okur-yazar bir Müslüman olarak çok ılımlı, çok yapıcı muhalefet yapıyorum, müsbet tenkitler serd ediyorum. Yüksek tabaka Müslüman hanımların, açık hanımlardan bin kat daha sanatlı, şık, estetik görünme imkânı vardır. Biz bu imkânı hayata geçiremiyoruz.

Erkeklerimizin imkânları daha kısıtlıdır. Lâkin onlar da, bugünkü kıyafetlerini nisbeten iyileştirebilirler. Neler yapabilirler?

-Kravatsız, hâkim yakalı zarif gömlekler deneyebilirler.

-Dört-beş düğmeli, biraz eski istanbulinlere benzeyen ceketler deneyebilirler.

-Kravatlarının sadeliği, rengi ile dikkat çekebilirler.

-Kış aylarında yelek modası çıkartabilirler.

Velhasıl çareler çözümler ararlar, bir şeyler yaparlar…

Estetik olmadan, sanat olmadan, estetik ve sanat sahasında üstünlük olmadan Müslümanlar bir şey yapamazlar, bugünkü esaretten ve zilletten kurtulamazlar.

Evet sanat bir güçtür, güzel kıyafet bir güçtür, estetik üstünlük bir güçtür.

Aslında, yüksek Müslümanın, kıyafeti bir tarafa, bizzat kendisi bir sanat ve güzellik kaynağıdır. Müslüman zindanda da güzeldir, teneşirde de… “Biz yaptık, çok güzel oldu, kesinlikle tenkit istemeyiz, herkes bizi alkışlamaya mecburdur, tenkit edenlere hakkımız haram olsun!..” kuruntularını bırakalım da en doğru, en iyi, en güzel biz olmaya bakalım. Bunun çare ve çözümlerini araştıralım, bulalım ve hayata geçirelim.

İnsan çok pahalı, meşhur markalı elbiselerle çirkin ve zevksiz olabilir; buna mukabil çok ucuz, markasız kıyafetlerle güzel ve sanatlı olabilir. Ucuz veya pahalı, ille de sanat, ille de üstünlük, ille de vasıf… 25 Nisan 2006