Soru ve Cevaplarla İslâm, Müslümanlar, İslâmcılar… (2)
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Pazar
SORU: Böyle bir şey câiz ve doğru mudur?
CEVAP:
SORU: İslâm dininde
yapılabilir mi?
CEVAP:
Bu dini Allah koymuştur, yorumunu Peygamber yapmıştır.
Reform ve değişiklik ancak
SORU:
İslâm âlimi midir?
CEVAP:
Ayrıca,
Bununla da bitmez.
Bir ilahiyatçıda bu üç sıfat varsa o din alimidir.
SORU: Reformcu, diyalogcu ilahiyatçılara tâbi olmanın hükmü nedir?
CEVAP: Yanılmak ve sapıtmaktır.
SORU: Tasavvuf ve Tarikat ne demektir?
CEVAP: Şeriatsiz Tasavvuf ve Tarikat olmaz. Şeriata uygun bütün tarikatlar haktır.
SORU: Bütün şeyhler gerçek şeyh midir?
CEVAP: İcazeti varsa, Şeriata uyuyorsa, şeyhlik şartlarına ve sıfatlarına sahipse gerçek şeyhtir. Değilse sahte şeyhtir, müteşeyyihtir (şeyh taslağıdır).
SORU: Namaz kılmayan şeyh olur mu?
CEVAP: Böyle sorularla adamı güldürmeyin! Namaz kılmayan merduttur. Böyle adama şeyh denir mi? Tarik-i Salât fâsıktır.
SORU: Bazıları
diyorlar…
CEVAP:
İlim şehrinin kapısı olan
meâlindeki ayetteki
Yani ölünceye kadar ibadet et.
SORU: İslâm’da
var mıdır?
CEVAP:
.
SORU: Bir insan
kurtulabilir mi?
CEVAP:
Bellibaşlı sâlih ameller şunlardır: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, haccetmek, cihad etmek, zekat dışında sadaka vermek, hayır hasenat yapmak, eliyle ve diliyle insanlara zarar vermemek, İslâm’ı yaymak, tebliğ etmek için çalışmak ve çalışanları desteklemek, farzları yerine getirmek, haramlardan kaçınmak…
SORU: Bütün Müslümanların topluluğuna ne denir?
CEVAP:
denir.
SORU: Ümmetin belli başlı özellikleri nelerdir?
CEVAP: Namaz kılarlar, emr-i maruf ve nehy-i münker yaparlar. Yeryüzünde İslâm barışının ve medeniyetinin hâkim olması için çalışırlar. Adaleti ve güvenliği sağlarlar. Azgınlıkları ve fenalıkları engellerler. Maruf yani iyi, güzel şeyleri teşvik ederler, yaptırırlar. Zalimlerin ve güçlülerin acizleri ve fakirleri ezmesini ve sömürmesini önlerler.
SORU: Müslümanlar kaç sınıfa ayrılır?
CEVAP: Çeşitli sınıflandırmalar yapılabilir. İyi Müslüman, orta dereceli Müslüman, kötü Müslüman… Avamm, havass, havassü’l havass…
SORU: Bu devirdeki Müslümanların durumu nedir?
CEVAP: Maalesef İslâm ile Müslümanlar arasında büyük bir seviye farkı bulunmaktadır. İslâm çok yücelerdedir, Müslümanlar onun çok çok gerisinde kalmışlardır. Bugünkü bozuklukların, zilletin, esaretin, tezebzübün, fitne ve fesadın ana sebebi budur.
SORU: Vasıflı Müslüman ne demektir?
CEVAP: Tahkiki iman sahibi… İlim, irfan ve kültür sahibi… Ahlâk ve fazilet sahibi… Abid ve zâhid… Mütteki ve Mütevverri… Mürüvvetli ve fütüvvetli…
SORU: Sadece dinî kitap okuyarak iyi ve vasıflı Müslüman olmak mümkün müdür?
CEVAP: Değildir. İslâm dininde rehberlik (initiation) esastır. Mutlaka ehil bir hocadan, mürşidden, mürebbiden, rehberden ders almak ve yetişmek gerekir.
SORU:
bir değer midir?
CEVAP: Kesinlikle değildir. Parayı değer, hem de ana değer olarak kabul eden bir kimse sapıktır, ahlâksızdır, âdidir. Resul-i Kibriya Efendimiz uğursuz ve şerli bir tâifeyi şöyle tarif ediyor:
SORU:
lüks hayatın, gösterişin, aşırı tüketimin dinimizde hükmü nedir?
CEVAP: Bunlar haramdır. Allah müsrifleri Kur’ân’da kötülüyor, onlara
diyor. Peygamber lüksten, israftan, gösterişten kaçmıştır. Müsrifler ve lüks hastaları Nemrud, Firavun, Şeddat ahlâklı kötü kişilerdir. Ebedî saadetini kurtarmak isteyen akıllı ve şuurlu Müslüman israftan, lüksten, aşırı tüketimden, gurur ve kibirden, saçıp savurmaktan uzak dursun.
SORU: Doyduktan sonra yemenin hükmü nedir?
CEVAP: Doyduktan sonra yiyen kişi, başkalarının hakkını yemiş olur. Doyduktan sonra yemeyi adet haline getirmek, oburluk çirkin bir günahtır. Hazret-i Aişe Validemiz
şöyle buyuruyor.
SORU:
diyene ne lazım gelir?
CEVAP: Böyle diyen kişinin
HER ŞEYİ bilmek ancak Yüce Allah’a aittir.
SORU: Yalan söyleyen, Müslümanları aldatan, Müslümanların paralarını toplayıp zimmetine geçiren, halka verdiği sözü tutmayan, emanetlere ihanet eden, ihalelere fesat karıştıran, devlet ve belediye bütçelerini hortumlayan, kısa zamanda büyük kara ve kirli servet sahibi olan kimseler nasıl adamlardır?
CEVAP: Onlar münafıktır! Hem de azılı münafık…
SORU: Zengin bir Müslüman zekatını verdikten sonra canının istediği gibi lüks, israflı, sefih (beyinsizce ve ahlâksızca) bir hayat sürebilir mi?
CEVAP: Süremez. İslâm dini, İslâm Şeriati, İslâm tasavvuf ve ahlâkı, Peygamber Sünneti böyle bir şeye izin vermemektedir. Müslüman, zengin de olsa, süper zengin de olsa orta halli, mütevazı, kanaatli, zâhidâne bir şekilde yaşamalıdır. Meskeni, otomobili, evindeki eşyaları, yemesi içmesi, yazlığı asla lüks olmamalıdır.
SORU: Yurt içinde milyonlarca, dünyada yüz milyonlarca Müslüman sefalet içinde yaşıyor.
. Böyle bir durumda, imkânı olan Türkiyeli Müslümanlara düşen vazifeler nelerdir?
CEVAP: Birinci olarak bu durumu bilmek, araştırmak. İkinci olarak yürekten ve derin bir şekilde üzülmek. Üçüncü olarak
Sadece
demekle iş bitmez. Çağımızda dünya küçüldü. Globalleşme oldu.
Ben bu satırları yazarken Afrika’daki Nijer adlı Müslüman ülkede büyük bir açlık ve kıtlık var. Halk perişan.
.. Nijer’den vaz geçtim, kendi sınırlarımız içinde sefalet çeken kardeşlerimize yardım etmiyoruz.
(!) yatlara biniyor, sahillerde sefalar sürüyor. Gökkuşağı gibi rengârenk giyimli sözde tesettürlü Müslüman bayanlar
Arada bir uçakla Avrupa’ya gidip çok lüks, çok pahalı; lüks ve pahalı olduğu kadar zevksiz ve sanatsız elbiseler alıyorlar. Maalesef bir kısım zengin, varlıklı, paralı, yüksek tabaka Müslümanlarda vicdan kalmamış, iz’an kalmamış, yardımlaşma duygusu kalmamıştır.
SORU: Bazıları dinî hizmet ve faaliyetleri bir hobi gibi yapıyor. Buna ne dersiniz?
CEVAP: Hobi, insanın boş zamanlarını değerlendirmek için yaptığı birtakım sosyal, kültürel, sanat ve zenaatle ilgili şeylerdir. Boş zamanlarında saksafon çalmak, herhangi bir şeyin koleksiyonunu yapmak, haftada iki gün yazlığına gidip gül yetiştirmek gibi.
Yapılırsa işte bugünkü gibi, Müslümanlar rezil, esir, zelil olurlar. Bir Müslümanın ana vazifesi, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak
19 Eylül 2005