Protokollar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 06 Ocak 2019
Salı
Gizli protokolların bazı maddelerini keşf ettiğimi sanıyorum. Bazılarını sayayım:
(1) Hem halis Türk, hem de Ahmed Yesevî yolundan giden samimi dindar Müslüman. Böylesine kesinlikle yükseklerde yer vermezler.
(2) Diyelim Türk, fakat Ahmed Yesevî yolunda değil, şu meşhur
yolunda biri. Ona kerhen yüksekte yer verebilirler.
(3) İslâmcı ama iyi Müslüman değil. Hem namaz kılıyor, hem partizanlık yapıyor, ihalelere fesat karıştırıyor, işlerden komisyon alıyor, kendi ikbal ve nüfuzu için küfre her türlü tâvizi veriyor. Bunu kerhen yükseltebilirler, istismar ve istihdam edebilirler.
(4) Hem dindar, hem samimi ve ihlaslı, hem son derece doğru ve dürüst; yalan söylemez, emanete hıyanet etmez, halkı aldatmaz; mal beyanı gayet açık bir şekilde verilmiş, servetinde ve kursağında zerre kadar haram yok. Kitap, Sünnet ve Cemaat yolunda ödünsüz şekilde yürüyor… Böylesine yüksekler kesinlikle kapalıdır.
(5) Emanetler, makamlar, mevkiler, hizmetler ehliyet ve liyakat esasına göre değil, renge, etnik kökene, ideolojiye göre dağıtılır.
(6) Millî gelirin yüzde altmışını küçük bir azınlık alır, geriye kalan yüzde kırkı halkın büyük çoğunluğu paylaşır.
(7) Birtakım temel ve önemli kurumlarda tekelleşme, kartelleşme, baraj vardır. Bunlar demokratik gelişmelere karşı
korumak ve ayakta tutmakla vazifelidir.
(8) Devlet ile sistemlerini özdeşleştirmişlerdir.
(9) Sistemi değiştirmek isteyenler, seçimlerde yüzde doksan nisbetinde oy alsalar bile gerçek iktidar olamazlar. Onlara bu konuda izin verilmez.
(10) Bir yandan dine karşı olduklarını iddia ederler, bir yandan da laikliği din haline getirirler, bir tür Sezar dini uygularlar.
(11) Beyaz olmayan Türkleri, düşünemez hale getirmek ve böylece kolay bir şekilde yönlendirmek için yazılı kültür lisanını ve eğitimi yozlaştırırlar.
(12) Tarihteki zaferleri, hamasî hadiseleri, ecdadın menkıbelerini hurafe olarak nitelendirirler.
(13) Milyonlarca vatandaşı iç-düşman, tehlike ve tehdit olarak görürler.
(14) Dünyanın bütün ileri, medenî, hukuklu ülkelerinde geçerli olan geniş din, inanç ve inandığı gibi yaşamak hürriyetini
tanımazlar.
(15)
kendi çıkarlarını, kendi saltanatlarını, kendi kimliklerini Türkiye’den, Türkiye devletinden, Cumhuriyetten, Türkiye halkının haklarından ve menfaatlerinden, vatandan daha önemli ve üstün görürler.
Şimdilik onbeş madde yazabildim. Üniversitelerimizde değerli hocalar bulunuyor. Bunlardan
bu gibi konuları tartışması gerekir. Bundan elli küsur sene önce
korkmamış, yazmış ve halka ışık tutmuştu.
Hoca bu cesaretinin cezasını ağır bir şekilde ödemiş,
Gerçeğe, ülkeye, millete hizmet etmenin elbette bir faturası olacaktır…
Bundan üç ay önce kan tahlili yaptırmıştım. Kolestrolüm haddinden fazla çıkmıştı. Kapalıçarşı’da Ay Kafe’yi işleten Uzay hanımın tavsiyesi ile
tükettim. Bazen salataya koyarak, bazen bir bardak suya bir kaşık bal ve bir kaşık sirke koyup karıştırarak… Tekrar tahlil yaptırttığımda kolesterolüm normale inmişti… Eskiler
derlerdi, yani tecrübe edilmiş, ben de elma sirkesinin kolesterole ve damar sertliğine iyi geldiğini böylece bi’t-tecrübe
öğrenmiş oldum.
Şekerim biraz fazla çıktı, Uzay hanım onun için
kullanmamı öğütledi.
Bir de,
çok iyi gelen bir formül verdi. Onu da anlatayım:
alınacak.
Akşamdan demlenecek. Sabah ılıtılacak
ve termosa doldurulacak. Günde altı defa yarım bardak bir ay boyunca içilecek. İkinci ay, günde üç bardak, üçüncü ay günde iki bardak, dördüncü ay günde bir bardak…
Önceden fazla miktarda yapılıp bekletilmeyecek…Taze taze günlük… Uzay hanımın dediğine göre tabiî ilacı kullananlarda kalp malp hastalığı olmuyormuş.
Çok zahmetli değil, baharatçıdan bir paket ökse otu, biraz toz tarçın, iki gram da İran safranı aldım, hepsine 7 YTL. verdim… Çok ucuz diyorsanız siz 17 lira verin!..
Evet,
Ancak bazı kurallara dikkat edilmelidir. Bunların başlıcalarını sayıyorum:
(1) Acıkmadan sofraya oturmayacaksın.
(2) Sofradan, doymadan önce kalkacaksın.
(3) Kesinlikle, hayvan gibi yiyip yiyip semirmeyeceksin.
(4) Sağlığa zararlı ağır, kimyalı, bozuk, sun’î, hormonlu yiyecekler tüketmeyeceksin.
(5) Kesinlikle beyaz ekmek tüketmeyeceksin, kepekli esmer buğday ekmeği yiyeceksin.
(6) Sigara, içki, boyalı-kimyalı gazoz ve meşrubattan uzak duracaksın.
(7) Günde en az beş kilometre, mümkünse temiz havada yürüyeceksin.
(8) Hırslardan, hasetten, kötü niyet ve huylardan uzaklaşacaksın.
(9) Strese sebep olan her şeyden bucak bucak kaçacaksın.
(10) Ucuz ve yavan şeyler yiyeceksin.
Şu husus da hiç unutulmamalıdır: Yediklerimizde iki ana özellik vardır:
Meselâ elma hem gıdadır, hem şifadır. Ekmek de öyle, lahana da, üzüm de…
Faydalı bir gıdanın azı şifa olur, çoğu zarar verir.
Sanayicilerin hoşuna gitmese de, size bir şey söylemek istiyorum:
Evinizde
hakikî yoğurttan yapılmış
yaptırıp ailece içiniz.
Size bir yemek mönüsü vereyim:
(1)
Pişirirken içine bol miktarda
koyunuz.
(2)
(3)
. Üzerine
dökünüz.
(4)
Kanaatkâr, zâhid, mütevâzı bir Müslüman için ne büyük ziyafet… 26 Temmuz 2006