Salı

 

Vatan Gazetesi, 17 Ağustos büyük zelzelesinin 5’inci yıldönümünde “Beklenen İstanbul Depremi” dosyasını açtı. İlk mülakat tektonik profesörü Dr. Celal Şengör ile yapılmış. Bu konuda uluslararası çapta bir uzman olan adı geçen profesör, bakın neler söylüyor:

“İstanbul’u kaç büyüklüğünde bir deprem bekliyor? Maksimum büyüklüğü 7,6 olan bir deprem bekliyor… Çınarcık’taki fay harekete geçerse bu 7,6’lık depremin tetikleyeceği 7,0’lık bir deprem daha olabilir. En kötü senaryo bu, iki deprem ardarda…”

“İstanbul’da 800 bin bina var… Sadece gökdelenler emin. Onlarda tehlike yok… En kötü binalar 1960-1980 yılları arasında yapılan binalar… İstanbul’da çok feci bir yıkım olacak.”

“Hocam sizin halkı korkuttuğunuz söyleniyor… Tabii korkutuyorum, ne kadar korkutursak o kadar iyi.”

“Bireysel olarak yapabileceğimiz bir şey var mı? Evinize baktıracaksınız. Bir inşaat mühendisi çağıracaksınız, “Kardeşim 7 büyüklüğünde bir depreme dayanır mı bu bina?” diye soracaksınız… O doğalgaz borularını Los Angeles’te görmediniz mi? Alev fıskiyeleri oluşuyor. İstanbul’u düşünün… Yıkılmış evler, altında insanlar, bir yandan alevler fışkırıyor…”

“(Gazeteci) Allah yardımcımız olsun… diyor. Sayın profesör şu cevabı veriyor: Ben Allah’a inanmadığım için bunu diyemem.”

“Gazeteci: Vallahi ben dua ediyorum… Profesör: Tabii dua ediyoruz… Bir laf vardır biliyorsun, Allah’a güven ama atını sağlam bağla. Herhalde Peygamber kalksa hepsini sopayla kovalar politikacıların”

“Peki, siz depremden korkuyor musunuz? Ödüm patlıyor, çünkü nerede olacağım belli değil. Oğlum var, karım var, annem babam Yeşilköy’de oturuyor. Ailemin serveti Marmara’nın etrafına dağılmış vaziyette…”

Velhasıl uzman profesör, büyük zelzele ihtimali karşısında korku içinde.

Peki, bu ülkeyi idare edenler, İstanbul’un sorumluları ne durumdalar? Son seçimlerden önce İstanbul’da 10 binlerce kaçak bina yapıldı, kaçak kat çıkıldı. Başbakan, belediyelere

“kimsenin gözünün yaşına bakmadan bunları yıkın”

diyor. Yıkıyorlar mı?

5 yıl önceki büyük zelzeleden sonra İstanbul’u bekleyen tehlike ile ilgili olarak bir takım yazılar kaleme almıştım. Bazıları bunlardan çok rahatsız oldu. Meâlen: Be adam, huzurumuzu ne bozuyorsun. Zelzele gelecek ve öleceksek bari huzur içinde can verelim… şeklinde itirazlarda bulundular.

Toplumun haline bakınız. Televole kültürü… Vur patlasın çal oynasın… Medyada ağırlık magazin dedikodularında, çocuğun ısırdığı köpek hikayelerinde. Felaketler, uğursuzluklar birbirini kovalıyor. Önce saman alevi gibi bir cayırtı kopartıyoruz, sonra unutuyoruz, eski hamam eski tas…

Hızlandırılmış tren yoldan çıktı, hayli vatandaş öldü. Gürültü patırtı, feryad figan, sonra hadise unutulacak. Gebze’de iki yolcu treni toslaştı, gürültü patırtı… Bu da unutulacak.

Yeraltı dünyasının büyük babalarından biri yurtdışına kaçırıldı. Bu konudaki dedikoduların bini bir paraya… Yabancılar, Kars vilayetimizin Ermenistan sınırındaki araziyi satın alıyorlarmış..

Yüz elli Anadolu şehrinde yeni kiliseler yapılmış. Yüzlercesindeki kilise inşaatları devam ediyormuş. Birkaç sene içinde Türkiye’de binlerce kilise harabesi restore edilecek ve Teslis ibadetine açılacakmış… Hükümet bir karar aldı, dışarıdan gelen paralarla ülkemizdeki eski Hıristiyan kültür ve medeniyetine ait tarihî yapılar ihya edilecek…

Uyuşturucu okulları sarmış vaziyette… Huzur, emniyet, rahat yok; hırsızlık, kapkaççılık, dolandırıcılık, haram yiyicilik korkunç boyutlara ulaştı.

Denizli’de üç cami yıkılacakmış… Denizli’nin ilçelerinden Honaz’da camiye çevrilmiş olan eski Rum kilisesi, tekrar kilise yapılacakmış.

İstanbul’un tarihî semtlerinden Zeyrek mahallesi tam bir virane halinde. Yarısı Amerika’dan gelen, yarısını Türk devletinin verdiği paralarla Zeyrek Camiinin (Pantakrator kilisesi) dış kısmı güzelce restore ediliyor. Caminin içi tam bir felaket. Acaba bu Zeyrek Camiinin içi niçin tamir ettirilmiyor? Bu binanın, restorasyon bahanesiyle kapatılacağı ve ileride müze veya kilise haline çevrileceği söyleniyor.

Birtakım çeteler, Kocaeli Yarımadası’nın İstanbul’a yakın taraflarındaki ormanları ve çalılıkları yapılaşmaya açmak için dehşetli kulisler ve hazırlıklar yapıyor. Bu işte milyarlarca dolar rant varmış.

Bütün bu hıyanetleri, rezaletleri, ihmalleri, gafletleri kanıksamış vaziyette halk. Duygusuzluk ve tepkisizlik son haddinde.

Büyük zelzele yaklaşıyormuş… Bize ne! Her yerde kilise yapılıyormuş… Bize ne! Ülke kötü idare ediliyormuş… Bize ne!

Geçenlerde, en alt katındaki kolonları kesilen ve çökme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan bir binanın sakinlerinin bir kısmı, kolluk kuvvetleri vasıtasıyla dışarıya çıkartıldı. Öylesine şaşırmış, öylesine gaflete düşmüşüz ki, bina çökecek, enkazı altında can vereceğiz, yine diretiyoruz.

17 Ağustos zelzelesinden sonra İstanbul’un Avcılar semtindeki bazı ağır hasarlı bina sahipleri, çatlakları sıvatıp mülklerini satışa arz etmişlerdi.

Yine aynı semtte başka hasarlı bir bina için belediye yıkım kararı almış, sahipleri mahkemeye müracaat etmişler, sağlamdır diye bilirkişi raporu temin etmişler ve yıkımı durdurmuşlardı. Sonra bir gün, ansızın bina gümbür gümbür çökmüştü.

Allah hiçbir toplumu beyinsiz kılmasın. 18 Ağustos 2004