Müstehcen Yayınlar Çökertir
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Gazete ve televizyonlardaki seksi, müstehcen, azdırıcı, kudurtucu, rezil resimler ve yayınlar gençliği ve toplumu bozacak bir seviyeye gelmiştir.
Hükümetin bunlara karşı mutlaka etkili tedbirler alması, kanunlar çıkartması gerekmektedir.
Müstehcen yayınlar yasaklanırsa ne kadar ahlaksız, densiz, dinsiz ve donsuz varsa basın hürriyeti gemleniyor diye bağıracaktır. Tabii ki yalan yere bağıracaklar. Basın hürriyeti nedir? Haberlerin, yorumların, fikirlerin serbestçe yazılması ve yayınlanmasıdır.
Genelev bülteni gibi gazete veya televizyon. Bunun basın hürriyetiyle ne ilgisi var?
Şu Atatürkçü, çağdaş, Türkan Saylancı geçinen adam ve kadınlara sorun. M. Kemal Paşa zamanında böyle ahlaksız yayınlar yapılabilir miydi? Paşaları alimallah onların canını okurdu.
Bugünkü medya Türkiye halkının büyük kısmını seks manyağı haline getirmiştir. Bunun mutlaka önlenmesi gerekir. Yüzde yüz önlenemezse frenlenmelidir.
Televizyonlarda birtakım karıların elbiselerinin askıları kopuyor, göğüsleri görünüyor… Yahut durup dururken donları düşüyor… Geçenlerde birinin elbisesi bütünüyle düştü en mahrem yerleri, avret-i galizası göründü. Bunlar tesadüfen mi oluyor zannediyorsunuz?
İslamcı bir iktidarın bunlara hoşgörüyle bakması akıl almaz bir iştir.
Bu gibi iğrenç, kışkırtıcı, çirkin yayınları henüz büluğa ermemiş masum çocuklar da seyrediyor. Bu yüzdendir ki eskiden on iki on üç yaşında ergenleşen nice çocuk şimdi bir iki sene önce büluğa eriyor.
Seks azgınlıkları son haddinde… Seks cinayetleri gırla gidiyor… Türkiye zinalar, ribalar, binalar ülkesi oldu.
Bir takım büyük gazete ve televizyonlar fuhşiyatta Madam Manukyan’ı da çok geride bıraktılar.
Medyadaki müstehcen yayınlar yetmiyormuş gibi her yerde o biçim masaj salonları çalışıyor. Senede bir iki kere hamamın namusunu kurtarmak için baskın yapılıyor, sonra eski hamam eski tas.
İkinci Dünya Savaşı arifesinde Fransa kendini sekse, içkiye, dansa, zevk u sefaya, siyasi çekişmelere kaptırmıştı. Fransa ve Almanya’nın orduları eşitti. Hatta Fransız donanması daha güçlüydü. Eli tetikte Almanya, eli uçkurundaki Fransa’ya bir saldırdı, on beş günde çökertti, dize getirdi.
Müstehcen yayınlar asla hoşgörüyle karşılanamaz.
Alabildiğine basın hürriyeti olmalı, lakin kesinlikle müstehcen yayınlara izin verilmemelidir.
Hiçbir vatansever iktidarın müstehcen yayınları tolere etme, bunları basın ve fikir hürriyeti içinde görme lüksü yoktur.
Ordu Mısır’da Müslüman halkı feci şekilde ezdi öldürdü… Silahsız insanlar, kadınlar, çocuklar kurşunlandı. Kanlar aktı. Feryatlar âsümanı inletti.
Bu kadarını ümit ve tahmin etmezdim, kardeş Türkiye’de mitingler yapıldı, gözyaşları döküldü, nutuklar atıldı, büyük tepki gösterildi.
Bunlar yeterli midir? Yeterlidir diyenin vicdanından şüphe ederim. Mitinglerin, nutukların, gözyaşlarının ötesinde bir şeyler yapabilmeliydik. Daha somut bir şeyler.
Mısır’da kanlar dökülür, Müslüman kıyımı yapılır, zulmedilirken Türkiye Müslümanlarının, oradaki kardeşlerinin durumuna düşmemeleri için birleşmeleri gerekmez miydi? Maalesef bizde birleşme konusunda en ufak bir teşebbüs yok.
Mısırlı kardeşlerimiz niçin zulme uğruyorlar?
Muhammed Mursi’nin bir yıl birkaç günlük başkanlığı esnasında İhvan hareketiyle Selefi Partisi birleşip anlaşamadı. Hatta Selefi Müslümanlar, İhvan Müslümanlarına karşı yapılan darbeyi desteklediler.
Türkiye’deki İhvanlar, Selefiler, diğer Müslümanlar bunun farkında mıdır? Heyhat, heyhat! Her ülkede firavunlar ve Musa’lar vardır. Musa’lara tabi olan mü’minlerin bunlardan birini imam olarak seçmeleri, ona biat ve itaat etmeleri gerekir.
Biz Türkiye Müslümanları kahrolsun zâlim Firavunlar diye yırtınıyoruz ama Musa konusunda şuurlu ve uyanık değiliz.
Mısır Müslümanları bin parçalı bir mozaik halinde… Mısır İslam Protestanlığı.
Türkiye Müslümanları Mısır Müslümanlarından daha fazla parçalanmış. Bin türlü İslamcılık, hizip, fırka, grup… Hepsi birbirinden kopuk. Binlerce boncuk var, ipe dizilmemiş…
Mısır ve Türkiye Müslümanları şirazesi sökülmüş, sayfaları yelle uçuşan darmadağınık bir kitap halinde.
Osmanlılar zamanında
ümmetin başındaki Padişaha ve Halifeye duâ edilirmiş. Şimdi o da yok.
Başvekilimiz açık konuştu.
Siyasi iktidar inşaallah tedbir almıştır.
İçimde bir sezgi var. Sonbaharda
Türkiye Müslümanlarının böyle büyük bir fitneye karşı alacakları birinci tedbir
, ehliyetli ve takvalı bir Emir’e biat ve itaat etmek olmalıdır. Bunu yapmazlarsa Mısır Müslümanlarının durumuna uğrayabilirler.
Mısırlı Müslüman kardeşlerimizin zulme ve kıyıma uğramış olmalarından dolayı ağlıyorum. Lakin çok iyi biliyorum ki onların başındaki ulema, fukaha, meşayih, rüesa, ziyalılar, pabucu büyükler hem kendilerine hem Müslüman halka büyük zulmetmişlerdir.
Şu 2013 yılında Mısır’da sadece Firavunlar, Sisiler, Misiler zalim değildir; bir Musa’nın etrafında toplanıp, ona biat ve itaat edip el birliğiyle cihad etmeyen Müslüman sorumlular da zalimdir. 01.09.2013