Müslümanlar ve Kırık Ümitler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Allah-ü Tealadan ümit kesmek küfürdür. Müslüman, havf ile reca arasında olmalıdır. İnsanların, toplumun halinden ümitli veya ümitsiz olmak ise başka bir şeydir.
Türkiye Müslümanlarının büyük kısmının durumu ümitleri kıracak şekilde kötü ve perişandır. İtikatta büyük ve vahim bozukluklar olmuştur.
İslâmın, Kur’ânın doğru yorumu olan Ehl-i Sünnete büyük darbeler indirilmiştir. Bozuk ve yanlış tarafları olan
mezhebi hortlatılmıştır. Haricîlik de hortlatılmıştır.
Ehliyetsizler, cahiller, kötü niyetliler, bid’atçiler, reformcular Kur’ân-ı Kerimi re’y ve hevalarıyla tefsir etmektedir. Din konusunda milyonlarca Müslümanın aklı allak bullaktır.
Dinimizin ikinci ana kaynağı olan Sünnete açık veya sinsi saldırılar yoğunlaşmıştır. Fıkha ve hak dört mezhebe karşı sanki savaş açılmıştır.
Mezhepsizlik Kur’ân ve Sünnet Müslümanlığını tehdit eden en şiddetli bid’attir.
Tek bir Ümmet oluşturmaları gereken Türktiye mü’minleri bin parçaya ayrılmıştır. On milyonlarca Müslümana,
Halkın yüzde doksanı beş vakit namazı terk etmiştir. Farz namazların
cemaatle kılınması emri terk ve tâtil edilmiştir.
Halkı çekip çevirecek, uyaracak, aydınlatacak, bilgilendirecek icazetli ulema, fukaha, müftüler yetiştirecek İslâm medreseleri hâlâ kapalı tutulmaktadır.
Müslümanları olgunlaştıracak tasavvuf tarikatları hâlâ kapalıdır. Çocukları ve genç nesilleri eğitecek
İş hayatını tanzim eden ahîlik teşkilatı ve fütüvvet ahlâkı tarihe karışmıştır. Ümmet birliği olmadığı için ortaya binin üzerinde bid’at fırka ve hizbi çıkmıştır.
İslâmı büsbütün ortadan kaldıramayanlar,
yaparak yapay bir İslâm türetmek istiyor.
İslâmî kesimin içine birtakım casuslar, ajanlar, istihbaratçılar, provokatörler, yönlendiriciler, Kriptolar, Dönmeler sızmıştır.
Din sömürüsü akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. Müslümanların, kendisine biat ve itaat edecekleri ehliyetli, râşid bir İmamları yoktur.
İslâm tarihinde şimdiye kadar görülmemiş yeni bir üç hak din inancı ortaya çıkmıştır. Namazı terk eden milyonlarca Müslüman dünya şehvetleri bataklığına düşmüştür.
Yine milyonlarca Müslüman haram helal kavramlarını yitirmiştir. Para ana değer haline gelmiştir. Lüks, israf, aşırı tüketim, gel keyfim gel yaygınlaşmıştır.
Halkın bir kısmı sıkıntı ve ihtiyaç içindeyken mutlu bir azınlık çatlayıncaya kadar yemekte, vur patlasın çal oynasın eğlenmektedir.
Zina suç olmaktan çıkartılmıştır. İslâm ve iman kardeşliği yıkılmış, mü’minler birbirine düşman edilmiştir.
Resululullah Efendimizin
uyarısı göz ardı edilmiştir.
Cemaatçilik, aşiretçilik, grupçuluk, parçacılık taassubu, militanlığı, holiganlığı ve azgınlığı ayyuka çıkmıştır. Cehalet, günah, bid’at, isyan, tuğyan, nifak, şikak yangınları her yeri sarmıştır.
Kötü medya bu yangınların üzerine benzin dökmektedir.
ilkokullara kadar girmiştir.
En büyük ve korkunç felaket İslâm medeniyeti yıkılmış, bedeviyet gelmiştir.
İslâmın temel şartlarından olan
nice Müslüman Kur’âna, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde vermemektedir.
Türkiye Müslümanlarının tamamını kapsayan bir hizmet ve irşad plan ve programı yoktur.
Dinin temellerinden olan nasihat çok azalmış, tesirsiz hale gelmiştir. Yine temel farzlardan olan
büyük ölçüde terk ve tâtil edilmiştir.
Kafirler ve münafıklar Müslümanların bölünmesini, parçalanmasını istemekte ve Müslümanlar da onların bu istekleri doğrultusunda bölündükçe bölünmektedir.
On milyonlarca Müslümanın,
‘yı tekrar ibadete açtırmaya yetecek gücü yoktur. Dine, Kur’âna, Peygambere (Salat ve selam olsun ona), mukaddesata ağır hakaretler ediliyor, güçlü bir tepki yok.
Lakin bir cemaat veya hizip başkanına hakaret edilirse yer gök inliyor protestodan.
Dinimiz
diyor. Peki biz ne yapıyoruz. Haksızlıkları en uygun ve meşru şekilde protesto ediyor muyuz, yoksa dilsiz şeytanlar gibi susuyor muyuz?
İslâm toplumunun ana hücresi olan aile müessesesi dinamitlenirken biz ne yapıyoruz?
Müslümanlarda birlik, şuur, sağduyu olsaydı, yıllar boyunca mübarek
Binlerce kişilik salonlarda
Türkiyedeki bunca küfrün, nifakın, günah ve isyanın, azgınlığın ana sebebi, bilenlerin bilmeyenleri aydınlatmaması, uyarmaması, bilgilendirmemesidir.
olacağı buydu zaten.
Emanetler ehline verilmeyince elbette böyle bir yıkım olur. Her şey paraya, dünya menfaatine endekslenince tabiî ki, böyle bir yıkım olacaktı.
Niçin din büyükleri, sorumlular, bilenler bir araya gelip de çare ve çözüm aramıyor? Niçin on milyonlarca Müslüman tek bir Ümmet olamıyor? Niçin Müslümanlar ehil ve râşid bir İmama biat ve itaat etmiyor?
Müslümanlar niçin haklarını aramıyor? Müslümanlar adam gibi Müslüman olsalardı, sabah namazı vakitlerinde camiler, cumalardaki gibi dolmaz mıydı?
Benden söylemesi: Türkiye Müslümanları bu parçalanmışlık, bölünmüşlük, gaflet, birbirinden kopukluk içinde günübirlik yaşamaya devam ederlerse sonları kötü olur.
Suriye… Mısır… Afganistan… Nijerya… Irak…
Yerinde yeller esiyor, çanlar çalıyor… İki yüzyıl önce
Allah, Resululah, Kur’ân birlik emr ediyor… Bu emir tutulmazsa zillet ve felaket kara bulutları iniverir. Allahtan ümit kesilmez. İnşaallah Müslümanlar uyanır, tek bir Ümmet olur, başlarında râşid bir İmam bulunur ve toparlanırlar. 03.12.2013