Pazartesi

 

Çok üzülüyorum, çok endişeliyim… Memleketim elden gidiyor… Devletim büyük tehdit ve tehlike karşısında. Devlet denilince ben bazı Beyaz Türkler gibi düzeni ve sistemi anlamıyorum, onları kasd etmiyorum…

(1) Yıllardan beri Doğu ve bilhassa Güneydoğu Anadolu boşaltılıyor. Buralara ileride başka nüfuslar getirilecektir.

(2) Türkiye ileride parçalanmak tehlikesi karşısında değildir, parçalanma başlamıştır bile. Fırtınalı bir denizde yol alan bir gemi öyle birkaç dakika içinde parçalanmaz. Teknesinde çatlaklar olur, su yolları oluşur, bir müddet böyle gider ve sonunda…

(3) Son çıkartılan Dolar ve Euro krizi yüzde yüz kasıtlıdır. Bu işten birileri milyarlarca dolar vurdu. Türkiye’nin finans ve iktisadını çökertmek istiyorlar. Ortada fiili bir devalüasyon vardır. Adı konmuş veya konmamış, fark etmez.

(4) Son çıkan

Terörle Mücadele Kanunu

ile, verilmiş bütün hürriyetler geriye alınmıştır. Kokusu ileride çıkacaktır. Bu kanun, Müslüman yazar ve gazetecilerin tepesinde Demokles’in kılıncı gibi duracaktır. Bekleyin göreceksiniz.

(5) Eski başbakanlardan birine karşı suikast yapılmış, birkaç el ateş edilmiş, yaralanmış, fakat öldürülememişti. Zaman gazetesinde bu konuda hayli ilginç ve korkunç açıklamalar yayınlandı.

Suikastı meşhur bir patron tertipletmiş. Onun kılına bile dokunamadılar.

Bir ülke düşünün ki, başbakan bile canından emin değil ve ülkeyi idare eden kişiye yapılan suikastı tahrik eden patron cezasız kalıyor…

(6)

Ahlakî çöküntü

korkunç boyutlarda. On iki yaşındaki bir aile kızına tecavüz ediliyor, kız hamile kalıyor, altı ay sonra anasının babasının haberi oluyor, Ahlâksızlık, faziletsizlik, namussuzluk gırtlağa kadar. Kamuoyunda bu çöküşe karşı yeterli reaksiyon yok. Alıştık, kanıksadık, burunlarımız koku almıyor.

(7) Ortadoğu’da korkunç bir nükleer savaşın ayak sesleri duyuluyor. Ne zaman? Bilmiyorum ama çok korkuyorum. Gaflet, nemelâzım, banane, beni sokmayan yılan bin yaşasın denizine batmışız.

Duvarları dinleyiniz, çatırtı sesleri… Yere kulaklarınızı dayayınız, derinlerden gelen homurtular.

Viyana Üniversitesinde Başörtülü Türk Kızları

VİYANA’da başörtülü üç dindar kızımız üniversite diploması aldılar. Fotoğraflarını gördüm, çok sevindim. Bu konudaki fikirlerimi, görüşlerimi, tekliflerimi arz ediyorum:

(1) Üç rakamı çok azdır. Her yıl, dünyanın medenî, demokrat, ileri, güçlü ülkelerindeki üniversitelerden en az bin Müslüman kız diploma almalıdır. Bizde başörtüsü yasağı kalksa bile, Müslümanlar en zeki, en kabiliyetli, en istidatlı, en cevherli kızlarını dünya üniversitelerinde okutmalıdır.

(2) Viyana’daki öğrencilerimiz Müslüman sorumlulara hayli tecrübe ve birikim kazandırmıştır. İsteniyorsa yapılıyor. Yurt açılıyor, kızların başına hocahanımlar gönderiliyor; çocuklarımız Batı’nın İslâm’a uymayan örf, adet ve alışkanlıklarından korunuyor, iffetleri ve ahlâkları muhafaza ediliyor.

(3) Avusturya devletine, hükümetine, üniversitelerine teşekkür borçluyuz. Orada başörtüsü yasağı gibi anti-demokratik, insan haklarına aykırı bir yasak ve tabu yoktur.

(4) Okumaya ehil ve layık kız çocuklarımızın tahsil masrafları için zengin olan bütün Müslümanlar seferber olmalıdır. Gerekirse (ki gerekiyor) bu iş için mallarımızın, mülklerimizin, servetlerimizin bir kısmını seve seve vermeliyiz. Yeter ki, toplanan hayır paraları yüzde yüz yerli yerinde harcansın. İslâm’a hizmet için toplanan paraların bir kısmı ile birtakım cemaat ve grup başkanlarının reklamı yapılıyor. Bu reklamlara harcanan para haramdır. Hiçbir gerçek İslâm büyüğü, Müslümanlardan toplanan paralarla kendi reklamını, pohpohunu yaptırtmaz. Gerçek büyüklerin, faziletli başkanların reklama, övgüye ihtiyacı yoktur.

(5) Türkiye üniversitelerinin eğitim seviyesi maalesef (nâdir istisnalar dışında) hayli düşüktür. İleri ve medenî Batı ülkelerinde yüksek tahsil yapacaklar, daha kaliteli, daha üstün bir eğitim görmüş, uzmanlık elde etmiş olacaklardır. Ayrıca hangi ülkede okumuşlar ise orası ile Türkiye arasında bir nevi elçilik yapacaklardır.

(6) Malın, mülkün, servetin çok… Meselâ evlerinden birini satacaksın ve Allah rızası için bu parayla Avrupa’da, Japonya’da öğrenci okutacaksın. Sen bu işi tek başına yapamazsın, Müslümanların içinden ehil kimseler çıkacak, bir araya gelecekler ve bu işi organize edecekler. Bu hayırlı hizmet için vereceğin paranın yüzde yüzünün yerinde harcanacağına dair sana teminat (güvence, garanti) verecekler, için rahat olacak.

(7) Bu işler, belli bir cemaat, tarikat, grup, hizip, fırka, mezhep adına yapılmayacak; Müslümanlık adına, Ümmet adına yapılacaktır. Diyelim ki, bir vakıf İsveç’te yüz kız öğrenci okutuyor, bunların içinde her tarikattan, her gruptan, her meşrebten genç kızlar bulunacaktır. Sadece şu veya bu tarikat veya cemiyetin mensuplarının okutulması yanlıştır.

(8) Okutulacak kızlarımızın hepsi de bir Hazret’i, bir Din Baronunu büyük bilsinler, onu çok sevsinler, ona bağlansınlar, onun taraftarı ve bağımlısı olsunlar… Bu gibi istekler İslâmî bakımdan doğru ve sağlıklı değildir. Esas olan tarikat, cemaat, meşreb değil,

ehl-i sünnet ve cemaat müslümanlığıdır.

(9) Müslümanların, ileride Finlandiya’da da öğrenci okutmalarını tavsiye ederim. O ülkenin halkı, Türklerin kuzeni sayılır, etnik bakımdan Ural-Altay kökenlidir. Orada vaktiyle Çarlık Rusyasından göç etmiş Tatar Türkleri yaşamaktadır. Finlandiya birçok hususlarda Türkiye’ye örnek olacak hasletlere, vasıflara sahiptir. Eminim ki, biz oraya Müslüman öğrenciler göndersek, Fin devleti ve makamları yardımcı olacaklar, bundan dolayı sevineceklerdir. Çocuklarımız, Birleşmiş Milletler anketine göre siyasi ahlâk ve idari dürüstlük notu, 10 üzerine 9 küsur olan bir ülkeyi yerinde görmüş, orada yaşamış olacaklardır. Türkiye’nin siyasî ve idarî ahlâk veya temizlik notu, 10 üzerine 3 küsurdur!

(10) Singapur’da da öğrenci okutmalıyız. 600 küsur kilometre karelik bu cirmi küçük ülkeden alacağımız o kadar ders var ki… Oradaki halkın yüzde (sanırım) 12’si Müslümandır ve bu yüzden bayrağında ay yıldız bulunmaktadır. Orada din, inanç, inandığı gibi yaşamak konusunda yüzde yüz hürriyet vardır. Okulları ve üniversiteleri son derece başarılı ve üstündür. Çocuklarımızın ibret almaları gerekir.

Bizde akıl ve vicdan olsa, mülklerimizin bir kısmını satarak paralarıyla dış ülkelerde vasıflı ve üstün Müslüman gençler yetiştiririz. 27 Haziran 2006