Pazar

İsrail’e ve Amerika’ya hizmet eden Kürtler pek yakın bir tarihte büyük zarar ve ziyana uğrayacaktır. Amerika Irak’ı terk edince Kürtler kendilerini Türkiye’nin, İran’ın, Arap dünyasının karşısında bulacaklardır. Bütün Kürtleri suçlamıyorum, İsrail ve Amerika’ya güvenerek planlar yapanları, bu planları hayata geçirmeye çalışanları suçluyorum ve uyarıyorum. Vaktiyle bir kısım Ermeniler de böyle bir oyuna gelmişler, başta Rusya ve İngiltere olmak üzere emperyalist devletlere güvenmişler ve sonunda çok ağır faturalar ödemek zorunda kalmışlardır.

• Amerikalılar Irak’ta Arapları, Kürtleri,Sünnîleri, Şiîleri birbirine düşürerek o bölgede hakimiyet kurmaya çalışıyor. Aynı plan Türkiye’de de uygulanmaktadır. Halk Türk Kürt, Sünnî Alevî, Dinci Laik, Sağcı Solcu, Şucu Bucu diye birbirine düşman kamplara bölünerek birbiriyle çatıştırılmak istenmektedir.

• Bütünlüğünü korumuş, güçlü, üstün, ziraati, sanayii, ticareti, finansı çok verimli ve sağlıklı bir Türkiye Amerika’nın ve Avrupa’nın işine gelmez. Onların menfaati ve güvenliği Türkiye’nin şu veya bu şekilde “Hasta adam” olarak kalmasıdır.

• Dış ve harbî kafirler doğrudan doğruya hareket ederek Müslümanları zelil, esir ve ezik bir hale getiremezler. Bunun için içerideki birtakım münafıkları kullanırlar. Bu münafıklar, dıştan Müslüman görünür, İslâm için çalışıyor havalarına bürünür. Aslında onlar arivist din sömürücüleridir. Onların dinleri imanları paradır, ranttır, maddî menfaattir. İkbal, şöhret, prestij için yapmayacakları alçaklık ve hainlik yoktur.

• İslâmî hareketi çürütmenin ve dejenere etmenin, Müslümanları zelil ve perişan bir hale düşürmenin en kolay yolu,

islamî hizmet ve faaliyetleri ehliyetsiz, liyakatsiz, arivist, ahlaksız, faziletsiz

kişilerin ve kadroların ellerine vermektir.

*

• Açık muhabere: Bir zata intisab etmek isteyen ve onun kâmil mürşid olup olmadığını soran zata: Sorunuza cevap vermek beni aşar. Ancak şunu söyleyebilirim: O zat müridlerinden, muhiblerinden, bağlılarından, el alanlardan para topluyorsa kesinlikle mürşid değildir, kâmil de değildir.

• Birilerine: Yaptıklarınızı görüyoruz. Deli olduğunuzda en ufak bir şüphe yoktur. Ancak normal ve sade deli misiniz, zır deli misiniz, zır zır deli misiniz, yoksa hınzır deli misiniz, o konuda tereddütteyiz.

• Biz Müslümanlar Katoliklerin Papasına karışıyor muyuz? Anglikan kilisesinin başpiskoposunun şu veya bu papaz olması için kulis yapıyor muyuz? İsrail’deki Seferad Eşkenaz başhahamlar konusunda fırıldak çeviriyor muyuz? Hayır, başkalarının dinlerine ve dinî işlerine karışmıyoruz. O halde, onlar da, yani Haçlılar, Siyonistler ve Kripto Yahudiler bizim din işlerimize karışmasınlar. Müslümanlar bir Halife seçerlerse kendileri seçerler. İsrail’in, ABD’nin, Haçlı mihrakların hazırlayıp Halifelik makamına oturtacakları zat İslâm dünyasından kabul görmez, Müslümanlar böyle kukla bir Halifeye biat ve itaat etmez. Haçlıların, Siyonistlerin, Kripto Yahudilerin ve İslâm düşmanlarının manevra ve entrikalarıyla Halife olmayı düşleyen kişiler çok yanlış bir yoldadır ve Ehl-i Tevhid’in lanetine uğrayacaklardır.

• Onların gözlerini para hırsı, rant kapma hırsı o kadar karartmış ki, pis ellerini lânet şartlı vakıf gayr-i menkullerine uzatıyorlar.

“Hayrat”

vakıflarına dokunamadıkları için bin bir türlü alavere dalavere ile bunları

“akar”

vakıf haline getirip yağmalamak istiyorlar. Bilmiş olsunlar ki, Allah’ın, meleklerin, mü’minlerin lâneti üzerlerinde olacak ve feci şekilde çarpılacaklardır.

“Çarpılmadık, işte dimdik ayaktayız…”

diyenlere

“Bekleyin, feci bir âkıbete uğrayacaksınız…”

cevabını veririz.

• Memleket

küfür, şirk, dalalet, günah, azgınlık, allah’a isyan, fısk, fücur, nifak, şikak, fitne, fesat

yangınları ve zelzeleleriyle târumar olurken bizim kuşkonmaz beyimiz evine çekilmiş, keyfine bakıyor, Tufan’da boğulmayacağını sanıyor. Fitne ve fesada karışmak başka şeydir, yangın söndürmek için çalışmak başka şey. Elbette fitne ve fesada karışmayacaksın, lakin ülkeyi ve halkı yakıp kavuran yangını söndürmek için elinden geleni yapmakla mükellefsin. Ey rahat esirleri! Bu yangını söndürmek için çalışmazsanız, siz de feci ve korkunç şekilde yanacaksınız.

• Adamın sesi o kadar berbattı ki, Ağrı dağının eteğinde bağırsa dağ yıkılırdı. İşte bu adam hoparlörü sonuna kadar açmış avaz avaz ezan okuyordu. Asıl facia bu değildi, adam çok güzel ezan okuduğunu, kendisinden daha iyi kimsenin ezan okuyamayacağını sanıyordu…

• Yeterli sayıda ehliyetli kişilerin özeleştiri, sorgulama, denetleme, muhasebe yapmadıkları Müslüman bir toplum bozulmaya, kokuşmaya, çökmeye mahkumdur.

Vasıflı Türkiyeliler

Türkiye’nin en büyük eksikliği nedir? Bence vasıflı insandır. Ülkemizde hiç vasıflı vatandaş yoktur demiyorum, yeterli sayıda yoktur diyorum.

İnkâr etmeye, saklamaya, gizlemeye lüzum yok. Türkiye bir çeşitlilikler ülkesidir. Etnik bakımdan çeşitlilik… Mezhep bakımından çeşitlilik… Görüş bakımından, ideoloji bakımından, dünya görüşü bakımından çeşitlilik…

Ülkemizin iki büyük etnik unsuru Türkler ve Kürtler.

Mezhep bakımından iki büyük grup var, Sünnîler Alevîler.

Dinciler var, laikler var.

Sağcılar var, solcular var.

Çağdaşlar var, gelenekçiler var.

Yıllardan beri çeşitlilikler, kamplar, cepheler, gruplar arasında bir kavga gürültüdür, bir çekişme tepişmedir gidiyor. Bunların hepsinde yeterli sayıda vasıflı vatandaş bulunsaydı, böyle kavgalar, gürültüler, çekişmeler, tepişmeler, düşmanlıklar olmazdı.

Soruyorum: Vasıflı bir Türk ile vasıflı bir Kürt kavga eder mi? Onlar aynı vatanda yaşıyorlar; dost, kardeş, barışık olmaları gerekir. Vasıflı olurlarsa aralarında dostluk ve işbirliği olur.

Vasıflı bir Sünnî ile vasıflı bir Alevî kavga edebilir mi? Asla edemez, vasıflı olmaları böyle bir şeye engel olur. Vasıflı bir dinci ile vasıflı bir laik birbirlerine düşmanlık edebilir mi? İkisi de Türkiye vatandaşıdır, anlaşmaya, barışmaya, uzlaşmaya mecburdurlar. Vasıflı bir ateist, Müslüman çoğunluğun din, inanç, inandığı gibi yaşamak haklarına karşı çıkar mı? Vasıflıysa mümkün değil çıkmaz. Sözü uzatmayayım, Türkiye’deki kavganın, gürültünün, düşmanlığın, çekişmenin, tepişmenin, toz dumanın birinci sebebi ülkedeki grup ve cemaatlerin yeterli sayıda vasıflı elemana ve idareciye sahip olmamalarıdır. Evet, fitne ve fesadın sebebi vasıfsızlıktır.

Bendeniz, Müslümanların vasıflı olmasını isterim, Sünnîlerin vasıflı, Alevîlerin vasıflı. Laiklerin ve çağdaşların da vasıflı olmalarını isterim. Çünkü onlar vasıflı laik ve çağdaş olurlarsa Müslümanların temel hak ve hürriyetlerini ihlal etmezler. Mesela başörtüsüne karşı çıkmazlar.

İsmini vermek istemiyorum, ateist bir gazeteci yazarımız var. Ateist olduğunu birkaç kere açıkça yazmıştır. Bu kişi başörtüsü konusunda Müslümanları sonuna kadar savunuyor ve destekliyor. Niçin? Çünkü o vasıflı bir vatandaştır.

Tekrar ediyorum, her kesimde yeterli sayıda vasıflı elemanlar ve idareciler yetiştirmeye çalışmalıyız. Aksi taktirde vasıfsızlar Türkiye’yi batıracaklar. 05 Aralık 2005