İyiliği Desteklemek Kötülüğü Kösteklemek Derneği
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 19 Aralık 2018
Kur’ân’a ters düşen, aykırı olan, zıt olan her şey kötüdür… Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine, mütevâtir ve sahih hadîslerine ters düşen şeyler de kötüdür. Bütün iyi, doğru, güzel inançlar, işler
belirtilmiş ve bildirilmiştir. Bunlara ters olan inançlar, ameller, zihniyetler, davranışlar da bâtıldır.
Allah “Kısasta sizin için hayat vardır” buyurmuştur. Allah her çeşit fuhşu yasak kılmıştır. Allah tesettürü farz kılmıştır.
Allah cinsellikle ilgili konularda iffeti, namusu, şerefli ve temiz bir hayat sürmeyi emr etmiş; nikah dışı ve sapık cinsel münasebetleri kesinlikle yasak ve haram kılmıştır. Allah ribayı/faizi kesinlikle haram etmiştir. Riba/faiz almak, vermek, yemek en büyük günahlardan ve isyanlardandır. Allah gıybeti yasak ve haram kılmıştır…
Kur’an ve Peygamber bize, bütün Müslümanların tek Ümmet olmasını emr ediyor. Müslümanların birbirlerine düşmanlık etmeleri, birbirinden kopuk parçalara ayrılarak çekişmeleri haramdır.
İslâm’da sahih ve muteber bir imandan sonra en mühim iş ve ibadet ihlasla ve dosdoğru bir şekilde beş vakit namaz kılmaktır. İslâm alkollü içkileri, zinayı, domuz eti yemeyi yasakladığı gibi
kılmıştır. Müsrifler (israf yapanlar, savurganlar) içki içenler, domuz yiyenler gibi günahkar olur.
Bugün Türkiye Müslüman toplumunda Kur’ân’ın, Sünnetin, Şeriatın yasak kıldığı kötülükler yaygın ve yoğun haldedir. Bunları bizzat işlemeyen Müslümanlar, emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını doğrudan doğruya ve dolaylı olarak yerine getirmemek suretiyle günaha girmiş oluyorlar.
Bilkülliye (tamamen)
terk olunamaz, tâtil edilemez. Zamana ve zemine, şartlara göre mutlaka eda edilmelidir yani doğru dürüst yapılmalıdır.
emr-i maruf yapmak çok zordu.
Bugün kör topal da olsa bir demokrasimiz var,
gazete, dergi, kitap ve broşür çıkartmak, internet medyası serbest.
Günümüzün şartlarına göre
Müslümanları tashih-i itikada yani Kur’ân’a, Sünnete, Selef-i Salihine göre doğru itikada çağırmak. Müslümanları beş vakit namaza çağırmak. Müslümanları cemaate çağırmak. Müslümanları zekatı dosdoğru vermeye çağırmak. Müslümanları zekat konusundaki istismarlar, ahlâksızlıklar, sömürüler konusunda uyarmak.
Müslümanları, ahlaklarını düzeltmeye, gıybetten, israftan, lüksten, gurur ve kibirden, hizip ve fırka fanatizminden, aşırı yemek yemekten, dedikodudan uzak durmaya çağırmak… gibi şeyler
Evet, günümüzün büyük fitnelerinden biri de Müslümanların emr-i maruf ve nehy-i münker farizasını terk etmiş olmalarıdır.
Tezelden bir “İyiliği Desteklemek Kötülüğü Kösteklemek” derneği veya vakfı kurulmalıdır. Bu vakfa her cemaatten ve fırkadan ehliyetli eleman alınmalıdır. Bu kuruluş bildiriler yayınlayarak, broşür ve kitapçıklar çıkartarak, gazete ve dergilere ilânlar vererek, mektuplar ve mesajlar göndererek, sohbet ve konferanslar tertipleyerek harekete geçmelidir.
Böyle bir dernek veya vakıf bünyesinde çeşitlilik (her cemaatten, tarikattan, fırka ve hizipten ehliyetli ve vasıflı eleman) olmazsa yeteri kadar hizmet edemez. Böyle bir dernek para toplama makinesi, para kesen darphane haline getirilmeyecek, din ve mukaddesat sömürüsüne tamamen kapalı olacaktır.
Bu yolda
menfaat talep etmeyeceklerdir.
İyiliği desteklemek, kötülüğü kösteklemek kuruluşu, bütün faaliyetlerini, yayınlarını
Bu kuruluş kesinlikle,
Birtakım cemaatler, tarikatlar, gruplar, klikler bu kuruluşu ele geçirmek isteyecektir.
Böyle bir dernek veya vakıf kurma işine
Müslümanlar teşebbüs ederlerse kuruluş, kurulmadan önce batmış ve kirlenmiş olur.
İslâm hukukunun maddelerinden biri şudur: “Deyn eda olunur” yani borç ödenir. Zamanımızda
Bazıları ise ödeme imkânları olduğu halde ödemiyorlar. Bu büyük bir ahlâksızlık, haksızlık, günahtır, bir tür anarşistlik ve haydutluktur.
Bir ülkede
Namuslu, şerefli, haysiyetli, doğru ve dürüst vatandaş ve tacir borcunu öder. Borcunu ödemek dinen farzdır. Başına bir felaket gelmiş, zarurî bir mazereti var ve borcunu vaktinde ödeyemeyecek.
(ertelemesi)
Böylesi alçak bir insandır, adam değil, heriftir, hanım değil karıdır. İslâm dini sadece inançlardan, ibadetlerden ibaret değildir. Dinimiz ferdî (bireysel) ve içtimaî (toplumsal) hayatın tamamını kapsayan ilahî hükümler koymuştur.
Türkiye’nin bugünkü iktisadî, ticarî, mâlî (finansla, parayla ilgili) durumu dine ve ahlâka uygun mudur?
Haram yeme yaygın hale gelmiştir.
iş hayatına hakim olmuştur. Ticaret hayatında insan insanın kurdu olmuştur. Dürüstlüğün ve ahlâkın pabucu dama atılmıştır. Bütün bu kötülükler nasıl düzeltilebilir veya nasıl azaltılabilir?
Yapılacak ilk iş
canlandırmak ve hayata geçirmektir. Toplumun iktisadi, ticarî, sınaî (endüstriyel) faaliyetlerini din ahlâkının kontrolü altına almaktır.
Yalan olmayacak, Halkı aldatmak olmayacak, Gerçeğe aykırı ilan ve reklam yapılmayacak, Lüks ve israf teşvik edilmeyecek, İhtikâr yapılmayacak, Bâtıl alış veriş yapılmayacak, Haram rantlar yenmeyecek, Haram komisyonlar alınmayacak, İhalelere fesat karıştırılmayacak, Kanaatli bir hayat sürülecek, Borçlar vâdelerinde ödenecek, Para put haline getirilmeyecek, Altın Buzağı’ya tapılmayacak, Para kazanmak, zengin olmak için her halt yenmeyecek, Kötü bir efendi olan para ve zenginlik, iyi bir uşak haline getirilecek…
Bütün bunlar iyi kitapları okumakla gerçekleşmez. Mutlaka İslamî bir ahîlik ve fütüvvet teşkilatı kurulması gerekir. Bugünün Müslümanlarında böyle bir kültür, böyle bir niyet, böyle bir irade ve teşebbüs var mıdır? Heyhat, heyhat, heyhat!.. 2 Şubat 2011