Cumartesi

Belçika’da yayınlanan ilmi bir dergide yakın tarihimizin “ikinci Adamı” İsmet Paşa’nın “Dönme” olduğu iddia ediliyordu. İddianın yer aldığı makaleyi bir dostum göndermiş, tesadüfen bilgim oldu. İddia çok önemlidir. Doğru olup olmadığı incelenmelidir.

Yıllardır yazıp duruyorum, Müslümanların tez elden bir “Türkiye Yahudileri ve Sabataycıları Araştırma Enstitüsü” kurmalarını tavsiye ediyorum. Hiç ilgilenen yok, hiç teşebbüs yok.

Bazı idealist Müslüman gençler uyandılar ve İbranice öğrenmeye başladılar. Sokak, pazar, günlük iletişim İbranicesini öğrenmek o kadar zor değildir ama ilmî, tarihî, kültürel çalışmalar yapmak için gerekli zengin İbraniceyi öğrenmek zordur. İstidatlı, kabiliyetli, zekî, idealist gençlerimizden İbranice öğrenmek isteyenlere imkân bulunmalıdır; hoca bulunmalıdır. Bu lisan, “Kendi Kendine İbranice Öğrenmek” kitaplarıyla hakkıyla öğrenilemez.

Türkiye Müslümanlarının her şeyden önce şöyle bir arşiv çalışması, tarama çalışması yapmaları gerekir:

Yakın tarihimiz, Millî Mücadelemiz, bazı önemli Türkler hakkında Yahudi kaynaklarında çok önemli, akıllara durgunluk verecek, açıklandığı zaman yer yerinden oynayacak bilgiler bulunmaktadır. Bunların büyük kısmı İbranice yazılmıştır. Yahudilerin kullandığı Yidiş dilinde yazılmış ve içlerinde bizi ilgilendirecek bilgiler olan kitaplar, gazeteler, dergiler de taranmalıdır. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca yayınlardaki bilgilerin hepsi toplanmalıdır.

Sadece basılmış bilgiler yeterli değildir. Bazı devletlerin arşivlerinde bizi ilgilendiren çok mühim, çok hayati malumat olduğu söyleniyor. Bu arşivlerin bir kısmı, aradan elli sene geçtiği için tarihçilere, ilmî araştırma yapanlara açılmıştır. Açılmıştır ama Müslümanlardan tarihçi, uzman, araştırıcı olarak oralara giden, çalışma yapan olmazsa bunlar bizim için esrar olarak kalmaya mahkûmdur.

Yakın tarihimizin sırlarını çözecek bilgiler Türkiye’den çok, yabancı ülkelerde gizlenmiş bulunuyor. Türkiye’deki birçok belge maalesef kasıtlı ve planlı olarak yok edilmiştir. Yabancı ülkelerde belge yok etmek, dosya yakmak gibi adetler yoktur. Ancak büyük arşivler birer okyanus gibidir. Onlarda bilgi ve belge aramak deryada inci aramak gibidir.

Yakın tarihimizde Yahudilerin ve Sabataycıların oynadıkları rollere, zahirde Türk ve Müslüman görünen bazı kişilerin aslında Dönme olduklarına, Müslüman Kürt görünen bazılarının Yahudi olduğuna dair belgelerin, bilgilerin büyük kısmı İsrail’dedir. Son yıllarda birtakım tedbirler alınmış ve Müslümanların, Türklerin bu belgelere ve bilgilere ulaşma imkanları ortadan kaldırılmıştır.

Yakın tarihimiz onbinlerce küçük parçadan meydana gelmiş büyük bir mozayik tablo gibidir. Onun bütün parçalarını bulmamız ve yerli yerine yerleştirmemiz gerekiyor. Zekî, kabiliyetli, uzman, sabırlı, idealist, azimli araştırıcılarımızın dünyaya dağılıp, iğne ile kuyu kazarcasına yakın tarihimizle ilgili bilgileri, belgeleri, mozayik parçalarını bulmaları gerekiyor? Bu bilgiler büyük, ciddî bir bilgi bankasında toplanacak ve zamanı gelince büyük tarihçiler mozayik tablonun tamamını ortaya koyacaklardır.

Yakın tarihimizin büyük mimarlarından biri Osmanlı’nın son Başhahamı Hayim Nahum cenaplarıdır. Bu zat hakkında Türkçe tek ciddî, araştırma yazılmamıştır. Cami kaloriferleri, cami hoparlörleri, cami helâları, uzun ve bol şerefeli minareler için yekun olarak milyarlarca dolar harcayan bedevî, şifahî kültürlü İslâmcılar ilmî araştırmalar konusunda maalesef nal toplamaktadır.

Son otuz yıl içinde islâmî faaliyet ve hizmet yapılacak diye toplanan birkaç yüz milyar dolar çorak ve verimsiz sahalarda ziyan edilmiştir. Müslümanların kurtulmalarının birinci şartı sosyolojik olarak bedevîlikten, ilkellikten, göçebe zihniyetinden, şifahî kültür seviyesinden çıkıp medenîleşmeleridir.

Mübarek Ramazan ayı yaklaşıyor. Her sene olduğu gibi bu yıl da, bu feyizli ayda halkımızı, gençliği, ev kadınlarını, esnafı uyarmak için faydalı islâmî broşürler dağıtılmayacaktır. MGK raporlarına göre misyonerler bir sene içinde sekiz milyon İncil ve propaganda broşürü dağıtmışlar ülkemizde. Peki biz Müslümanlar kendi dinimiz için ne yapıyoruz? Hıristiyanların propagandalarını çürütmek için ne yapıyoruz? Maalesef hiçbir şey yapmıyoruz.

Bugün ülkemizde öyle islâmî cemaatler var ki, “Dinlerarası Diyalog ve Evrensel Kardeşlik” toplantılarına destek veriyor. Dinlerarası diyalog ne demektir? Biz Müslümanlar Hazret-i Musa’yı, diğer Beni İsrail peygamberlerini, Hazret-i İsa’yı kabul edeceğiz, onlara iman edeceğiz, onları seveceğiz; Museviler ve Hıristiyanlar bizim peygamberimizi inkâr edecekler, bizim Kur’ân’ımızı inkâr edecekler ve bu şartlar altında diyalog yapılacak? Olur mu böyle şey?

Bu ülkede çoğunluğu teşkil eden biz Müslümanlar ne tarihimizi doğru dürüst biliyoruz, ne halimiz hakkında tutarlı bilgimiz var, ne de geleceğimiz hakkında ipe sapa gelir senaryolar üretebiliyoruz. Emperyalistler, misyonerler Anadolumuzu tekrar bir Hıristiyan yurdu yapmak için çalışıyor, biz seyrine bakıyoruz.

Meraksız, tepkisiz, hafızasız bir toplum olmuşuz. Hiçbir kötülüğe karşı yasal sınırlar içinde gereken tepkiyi gösteremiyoruz.

Bizi iki grup eziyor:

Birincisi militan, fanatik, agressif, jakoben din düşmanlarıdır.

İkincisi bizden görünen, islâmî hizmet ve faaliyet yaptığı sanılan din sömürücüleri, din rantı yiyenlerdir.

Her iki zümre de Müslümanları varoş kültüründe, bedevîlikte, şifahî zihniyette tutmak için elinden gelen gayreti sarfediyor. Çünkü Müslümanlar şifahî kültür seviyesinde kaldıkları müddetçe onların güdülmesi, aldatılması, soyulması,tokatlanması kolay olur.

Sakın Müslümanlar uyanmasın… Sakın Müslümanlar yazılı-şehirli-medenî kültür ve zihniyete sahip olmasın… Bırakınız Müslümanlar cami helâlarıyla, cami kaloriferleriyle, cami klimalarıyla, uzun ve bol şerefeli minarelerle, cami hoparlörleriyle, cami meşrutalarıyla meşgul olup dursunlar… Aman Müslümanlar ilmî faaliyet yapmasın…

Musevî ve Hıristiyanlarla dar konuda bile diyalog yapacak halimiz var mıdır? Onların içinde Arapçayı, Türkçeyi, diğer İslâm dillerini mükemmel bir şekilde bilen yeterli sayıda âlim ve uzman bulunmaktadır. Bizde Latince, Grekçe, İbranice, Aramice bilen kaç âlim ve uzman vardır? Anadilimiz Türkçenin grameri ve etimolojik sözlüğü konusunda bile onlar bizden üstün ve ileridir. Evvel yoğidi bu diyalog denilen şeyin perde arkasında hangi gayeler ve maksatlar vardır? Müslümanları bir diyalog çukuruna, tuzağına mı düşürmek istiyorlar?

Ülkemizi parçalamak için yapılan çalışmalar o kadar pervasızdır ki, bölünmüş Anadolu’nun haritalarını bile açıkça defalarca yayınladılar.

Şu zengin, varlıklı, nüfuzlu İslâmcı kodamanlara bakınız, Nemrud ve Firavun gibi lüks ve ihtişamlı bir hayat sürüyorlar. Kimisi yüz milyonlarca, kimisi milyarlarca dolara sahip.

İslâm dâvâsını ve Müslümanları rant karşılığında, bozuk düzenin haram kemikleri karşılığında satan sahte İslâmcılar ilmî araştırmalarla Yahudi-Sabataycı tedkikleriyle, bedevîlikten medenîliğe geçmekle ilgilenmezler.

İdealist Müslüman gençlere sesleniyorum: Sizden yeterli sayıda kimse, istidatı ve kabiliyeti olmak şartıyla ilmî araştırmalara yönelsin. Din hizmetleriyle dünya menfaatleri bir arada yürümez. Hizmete yönelen dünyaya arka çevirmek zorundadır. “Ben hem dinime hizmet ederim, hem de köşeyi dönerim felsefesi” münafıklıktır.

Mütevazı, kanaatli bir hayata râzı olun ve kendinizi ilme, araştırmaya verin. Ebediyet âleminde siz kârlı çıkarsınız. 07 Eylül 2003