İslam Hocalarında Mutlaka Bulunması Gerekli Zarurî Sıfatlar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 13 Ocak 2019
Çarşamba
BİRİNCİSİ: Âlet ilimlerinde ve ‘âlî ilimlerde sahih ve geçerli bir icazete-diplomaya sahip olmak. Böyle bir icazet onu, nuranî bir zincir ile Resullerin Seyyidi Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselama bağlar. Bugünkü diplomalar İslâmî icazetin yerini tutamaz.
İKİNCİSİ: Sahip olduğu İslâmî ilimlerde ‘âmil olmak, yani onların hükümlerini hayatına uygulamak. İbadetleri yerine getirmek, Şeriatın emirlerine uymak, yasaklarından kaçınmak. Dünya işlerinde, muamelatla ilgili konularda da İslâm Şeriatı dairesi içinde bulunmak.
ÜÇÜNCÜSÜ: Elinden geldiği, gücü yettiği kadar Peygamber Efendimizin sünnetini hayatına uygulamak.
DÖRDÜNCÜSÜ: Zâhid olmak, yani dünyaya düşkün olmamak, dünya-perest (dünyaya tapar), dünya ehli olmamak, Mütevâzı yaşamak. İhtiyaçlarını çoğaltmamak. Lüksten, israftan, aşırı tüketimden, aşırı konfordan, gösterişten uzak durmak.
BEŞİNCİSİ: Fâsık-ı mütecâhir ve fâsık-ı mütecâsir olmamak, yani İslâm dininin, Şeriatının, ahlâkının yasak kılmış olduğu günahları küstahça ve açık şekilde işleyen azgınlardan olmamak.
ALTINCISI: Sadece şer’î ve zahirî bilgilerle kemal olmaz. Örnek bir âlimin mutlaka tasavvufî tarafı da bulunmalıdır. Aksi takdirde kışırda (yüzeyde)kalır.
YEDİNCİSİ: Kur’an ve Peygamber ahlâkı ile mütehalli (bezenmiş) bulunmak.
SEKİZİNCİSİ: Dine hizmet yolunda karşılaşacağı eza, cefa, işkence, hakaret gibi kötülüklere karşı sabırlı olmak. Bunları tevekkülle karşılamak.
DOKUZUNCUSU: Dünya büyüklerine dalkavukluk yapmamak. Zaruret olmadıkça onların huzuruna varmamak. Gerektiğinde, en münasip şekilde onları uyarmak ve tenkit etmek.
ONUNCUSU: Doğrudan doğruya ve dolaylı olarak hiçbir şekilde din sömürüsü, mukaddesat bezirgânlığı yapmamak. Din yoluyla para kazanmamak. Müslümanlardan para toplayıp bunları zimmetine geçirmemek.
ONBİRİNCİSİ: Şöhretten kaçınmak. Şöhretin âfet olduğunu iyi bilmek.
ONİKİNCİSİ: Tabakat-ı fukahanın hangi rütbe ve derecesinde ise bunu iyi bilmek, kendisini olduğundan üstün görmemek, göstermemek. İslâmî ilim hiyerarşisindeki yerini bilmek.
ONÜÇÜNCÜSÜ: Nezdindeki ilmi, irfanı, fazileti; Allah’ın rızasını, Peygamberin şefaatini, Müslümanların duasını kazanmak için gerek ders vererek, gerekse kitap yazarak halka öğretmek. İlmini gizlememek.
ONDÖRDÜNCÜSÜ: Kendi meşrebini, ekolünü, cemaatini, zümresini Yüce İslâm dini ile özdeşleştirmemek.
ONBEŞİNCİSİ: Ruhî ve aklî dengeye ve sağlığa sahip olmak.
ONALTINCISI: Mal, para, mülk, dünya bağları konusunda hafifü’l-haz olmak.
ONYEDİNCİSİ: Gururdan, kibirden, azametten arınmış olmak.
ONSEKİZİNCİSİ: Kur’an-ı Kerim’in tefsirini-yorumunu yaparken, “Tefsir bi’l-heva” yoluna saparak Allah’ın kitabına ihanet etmemek.
ONDOKUZUNCUSU: İtikadda Kur’an’a, Sünnet’e, Sâlih Seleflere bağlı kalmak; tashih-i itikad konusunda çok titiz olmak.
YİRMİNCİSİ: Para kazanmak için yalan yanlış, yalap şalap şişirme kitaplar çıkartmamak.
YİRMİBİRİNCİSİ: İslâm’da reform, değişiklik, yenilik fikirlerinden uzak durmak; itikadda, fıkıhta, şer’î ahkamda en ufak bir tâviz bile vermemek; dini bütünlüğü ile korumak.
YİRMİİKİNCİSİ: Dine hizmet yolunda mahkemelerde sürünmeyi, zindanlarda çürümeyi kabul etmek, gerekirse hicret etmek.
YİRMİÜÇÜNCÜSÜ: Kendisini Resûl-i Kibriya Muhammed aleyhissalatü veselamın nâçiz bir vekili, vârisi, halifesi, hizmetkârı olarak bilmek ve görmek; var gücüyle O’nun insanlığa Allah katından getirmiş olduğu Yüce İslâm dininin yayılması, uygulanması için çalışıp çabalamak.
YİRMİDÖRDÜNCÜSÜ: İtidal dairesinde cesur ve şecaatli olmak. Levm edenlerin levmlerinden, zâlimlerin zulümlerinden korkmamak.
YİRMİBEŞİNCİSİ: Mükâfatını ve ücretini yaratıklardan değil, Yaratan’dan beklemek. (Geçimini temin için maaş veya ücret almasına mütehhirîn uleması tarafından izin, fetva, ruhsat verilmiştir.)
YİRMİALTINCISI: Halkı, ehli ve iyali olarak görmek; onların bazen yapabilecekleri eza ve kabalıklara karşı müsamahalı olmak, kolay kolay darılmamak, kızmamak, her hal ü kârda çok tahammüllü olmak. Bu konuda Peygamberi kendisine örnek almak.
YİRMİYEDİNCİSİ: Mevrid-i nasta ictihada yetlenmemek.
YİRMİSEKİZİNCİSİ: Cemaat ehli olmak. Cemaat konusunda halka örnek olmak.
YİRMİDOKUZUNCUSU: Karısına, çoluk çocuğuna sahip olmak. Onların Kur’an, Sünnet ve Şeriat’a aykırı şekilde yaşamalarına, fısk ve fücur sergilemelerine asla izin vermemek.
OTUZUNCUSU: Allah’ın izniyle, bir tek insanın hidayetine (doğru yolu ve imanı bulmasına) vesile olmanın, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan daha hayırlı olduğunu bilmek ve insanların bilhassa gençliğin hidayeti için çalışmak.
OTUZBİRİNCİSİ: Önce kendi nefsine vaaz ve nasihat etmek. Bunları nefsine kabul ettirdikten sonra halka vaaz ve nasihat etmek.
OTUZİKİNCİSİ: Allah ile olan işlerinde ihlâstan, yaratıklar ile olan işlerinde adaletten ve insaftan ayrılmamak.
OTUZÜÇÜNCÜSÜ: Ehil ve mu’temen olanlarla istişare etmeden, istihareye başvurmadan önemli iş yapmamak.
OTUZDÖRDÜNCÜSÜ: Hayırlı, değerli, faydalı kitap ve yazılarla; yine hayırlı talebelerle kendisine sadaka-i câriye hazırlamak.
OTUZBEŞİNCİSİ: Kâfirleri, azgın münafıkları, zâlimleri, fâsık ve fâcirleri, yeryüzünde fesat çıkartanları dost ve velî olarak kabul etmemek.
OTUZALTINCISI: Kur’an’daki açık beyana uyarak İslâm’ın, Allah katında tek geçerli din olduğunu yakinen kabul etmek; kesinlikle diğer dinleri de hak din olarak kabul etmemek. (Onlar İslâm’ı hak din olarak kabul etmiyor, Kur’an’ı hak kitap olarak kabul etmiyor, Peygamberimizi hak peygamber olarak kabul etmiyor. İnkârcıları ve yalanlayıcıları doğru yolda kabul etmek İslâm’a hıyanet olmaz mı?)
OTUZYEDİNCİSİ: Dünyayı kendisi ve ailesi için sahte ve yalancı bir cennet yapmaya çalışmamak. Böyle bir sapıklık içinde bulunan kimse, din alimi değil, ancak alim müsveddesi veya karikatürüdür. Dünya dünyadır, Cennet ahiret alemindedir.
OTUZSEKİZİNCİSİ: Diğer ulema ile görüşmek, onlarla ülfet ve ünsiyet etmek, işbirliği ve irtibat içinde bulunmak.
OTUZDOKUZUNCUSU: Ölümün, âhirete intikalin dehşetlerinden azad olmak için ölmeden evvel ölmek. 24 Şubat 2005