Pazar

Türkiye halkını uyandırma ve şuurlandırma hareketi başlatılmalıdır. (Şuur yerine bilinç kullanmak istemiyorum. Bilinç ne kadar zevksiz ve ahenksiz bir kelime. (B) yerine (p) konulsa “piliçlendirme” oluyor…) Bu uyandırma ve şuurlandırma hareketinde halka neler söylenmelidir?

(1)Türkiye halkı, çeşitlilik içinde bir bütün teşkil eder. Bütünlüğün bozulması, halkın, ülkenin, devletin zararınadır.

(2) Türkiye’yi yıkmak, çökertmek, esir etmek, sömürmek isteyen şer güçleri halkımızı birbirine düşürmek istemektedir.

(3) Türklerle Kürtleri karşı karşıya getirmek istiyorlar. Böyle bir şey, söylemeye bile hacet yoktur ki, hem Türklerin, hem de Kürtlerin aleyhine olur.

(4) Sünnîlerle Alevîleri de birbirine düşman etmek istiyorlar. Aynı ülkede yaşayan, aynı devletin gölgesinde bulunan farklı iki unsurun birbiriyle çekişip çatışması hem kendileri, hem de vatan ve devlet için bir felâket olur.

(5) 1979’da Kahramanmaraş’ta Sünnî-Alevî çekişmesi meydana getirdiler, büyük bir fâcia oldu, hayli canlara kıyıldı. O hâdise provokasyon neticesi, planlı ve kasıtlı bir şekilde yapılmıştır. Kimler yapmıştır? Amaçları neydi? Aynı ülkenin, aynı vatanın çocuklarını niçin birbirlerine kıydırmak istemişlerdi?

(6) Birtakım adamlar kendilerini militan Alevî olarak göstermektedir. Onlar gerçek Alevî değildir. Başka bir ırka ve başka bir dine mensupturlar. Alevî kimliğiyle çalışıyorlar. Halkın, bu adamların ve bu kadınların kimler olduğunu bilmesi gereklidir.

(7) Sünnî kesimin içine de bir sürü ajan, provokatör, casus, istihbaratçı, manipülatör (yönlendirici) sokmuşlardır.

(8) Kendisi Alevî kökenli olmayan biri çıktı ve Ali’siz Alevîlik diye bir hareket meydana getirmek istedi. Ali’siz Alevîlik olur mu? Bu adamlar ne yapmak istiyor?

(9) Ben bu satırları yazarken Türkiye soyulmaya devam ediyor. İki yüz elli milyar dolarlık iç ve dış borçların yüksek faizleri gece gündüz işliyor. Yurdumuzun, halkımızın, devletimizin ihtiyaçları ve hizmetleri için harcanması gereken bütçemizin büyük birkısmı faiz ödemek için harcanıyor. Türkiye korkunç, feci, felaket bir BORÇ TUZAĞINA düşürülmüştür. Bu borçların faizleri küçük bir tefeci azınlığın cebine gitmektedir.

(10) Yine ben bu satırları yazarken, vatanımızın her köşesine dağılmış elli bin militan misyoner Anadolu’yu yeniden bir Hıristiyan ülkesi yapmak ve Amerikan emperyalizminin pençesine almak için çalışmaktadır. Yüzlerce kilise inşaatı devam etmektedir. Milyonlarca Hıristiyanlık propagandası kitabı ve broşürü dağıtılmaktadır. Ülkemiz topyekûn bir Haçlı Seferi tehdidi altındadır. Hiçbir Hıristiyanın yaşamadığı şehirlerimizde yeni kiliseler yapılması için teşebbüslerde bulunulmaktadır.

(11) Türkiye’nin sanayii, tarımı, hayvancılığı darbe üzerine darbe yemektedir. En az on milyon işsiz vardır. Bir o kadar da gizli işsiz.

(12) Gelir dağılımında Türkiye’de büyük bir adaletsizlik ve dengesizlik görülmektedir. Aslında, 72 milyona değil, 100 milyona bile yetebilecek gelirimiz adaletli ve insaflı bir şekilde dağıtılmadığı için halkın bir kısmı açtır, perişandır, feci vaziyettedir.

(13) Milyonlarca vatandaş sefalet içinde kıvranırken, mutlu ve putlu bir azınlık pahalı ve lüks sefahat mekânlarında eski Romalılar gibi zevk u sefa ve azgınlık içinde eğlenmekte, içmekte s…..tır.

(14) Birtakım çeteler, mafyalar uyuşturucuyu bütün okullarımıza sokmuşlardır. Millî Eğitim öğrencilerinde uyuşturucu kullanma yaşı 11’e düşmüştür.

(15) Türkiye’nin millî eğitimi kasıtlı, planlı ve programlı bir şekilde çökertilmiştir.

(16) Üniversitelerimizde fanatik ve dogmatik bir zihniyet terör, baskı ve sindirme fırtınaları estirmektedir. Bundan birkaç ay önce uluslararası bir anket ve araştırma yapıldı, dünyanın belli başlı 500 üniversitesi tespit edildi. Maalesef bu listede bir tek Türk üniversitesi yoktur.

(17) Bir kısım büyük medya organları mafyalaşmıştır.

(18) Kokuşma, rüşvet, millet ve devlet malını yemek bir sistem haline getirilmiştir.

(19) Gizli güçler, şer mihrakları bu milletin kimliğine, tarihine, lisanına, kültürü ve medeniyetine savaş açmışlardır.

(20) Ülkede büyük bir güvenlik buhranı hüküm sürmektedir.

(21) Türkiye bir mafyalar ülkesi haline getirilmiştir. Uyuşturucu mafyası, kapkaççı mafyası; kadın ticareti, ihale, tereke, vakıfları soyma, yapılaşmaya kapalı arazileri açma, gecekondu, servis ve daha onlarca mafya…

(22) Türkiye’de yüzbinlerce Güney Kore otomobili cirit atarken bizim o doğu ülkesinde bir tek otomobilimiz yoktur. Niçin? Bu millet bu soruyu sormazsa adam olamaz, kurtulamaz. Ben cevap vereyim: Çünkü birtakım gizli şer güçleri Türklerin güçlü bir sanayie sahip olmalarını, beğenilen, tutulan güzel ve vasıflı otomobiller yapıp bütün dünyaya ihraç etmelerini istememektedir. Türkiye’yi bir sömürge olarak ellerinde tutmak istemektedir.

(23) Türkiye halkı zehirli, boyalı, aromalı, kimyalı, hormonlu, renklendirici gıdalarla hastalandırılmıştır. Hastahaneler tıklım tıklım doludur. Halkın yarısı hastadır, marazlıdır. Yabancı ilaç şirketleri milyarlarca dolarlık iş yapmaktadır. Medyaya akseden skandallar, buzdağının yüzde biri bile değildir.

(24) Gerçekten laik bir ülke olan Fransa’da bütün üniversite ve yüksek okullarda, bütün özel liselerde, bütün Katolik okullarında Müslüman kızların başörtüsü ile okumaları serbesttir. O demokrat ülkede Müslümanların “İslâm Lisesi” açma hakları vardır ve nitekim böyle bir okul açmışlardır. Bizde ise…

(25) Demokrasinin, hukuk devletinin, insan haklarının beşiği olan İngiltere’de, ilkokuldan üniversiteye kadar bütün eğitim müesseselerinde Müslüman kızların başörtülü olarak okuma hakları vardır ve onlar bu hakkı kullanmaktadır.

(26) Çok yakın bir zamanda Mersin’de, Türk bayrağının iki çocuk tarafından yere atılıp çiğnenmek istenmesi tamamen bir provokasyondur. Bu işi birtakım iyi giyimli kravatlı adamlar organize etmiştir. Bu adamların polis kameralarında resimleri vardır. Bu kirli ve karanlık işleri kimler organize etmektedir?

(27) Bu Müslüman ülkede İslâm’ı ve dindar Müslümanları tehdit ve tehlike olarak gören, onlara iç-düşman gözüyle bakan bir zihniyet vardır. Bu zihniyet Müslüman halk aleyhinde istihbarat yapmaktadır. Bu iş için büyük paralar harcanmaktadır.

(28) Bu ülkede devletin, Millet Meclisi’nin halk oyuyla seçilmiş siyasî iktidarın, hukukun, insan haklarının, millî kimliğin üzerinde esrarlı bir güç vardır. Onun dediği olmaktadır. Bu gücün mahiyeti nedir?

(29) Dıştan desteklenen ve beslenen bir zihniyet İslâm dinini bozmak maksadıyla reform, yenilik, değişiklik yapmak istemektedir.

(30) Yine dış kaynaklı bir hareket, “dinlerarası Diyalog” uğrunda büyük masraflar yapmakta, yoğun bir faaliyet içinde bulunmaktadır. Bu hareketin, bu faaliyetlerin içyüzü, mahiyeti nedir?

(31) Müslüman halkın akın akın Çanakkale’ye gitmesi ve oradaki şehitlikleri ziyaret etmesi bazılarını son derece rahatsız etmiş bulunuyor. Onlar bu ziyaretleri “Hurafe Turizmi” olarak görüyorlar. Milletimizin tarihine, şehitlerine, millî zaferlerine sahip çıkması bazılarını niçin rahatsız etmektedir?

Otuz bir madde yazdım. Bugünlük bu kadar yeter. Halkımız bu gibi konularda, milyonlarca adet basılıp dağıtılacak güçlü, derlitoplu ve etkili broşürlerle uyarılmalı, şuurlandırılmalıdır. 09 Mayıs 2005