En Büyük Düşman
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 01 Şubat 2019
En büyük ve dehşetli düşmanını görmek isteyen hemen aynanın karşısına koşsun ve kendisine baksın.
İnsana kendinden büyük düşman olamaz.
Bir adamın ne mal olduğunu anlamak için, onun benliği ile olan muamelesine bakmak gerekir. Kendini beğeniyorsa, kendinde hiç hatâ görmüyorsa o kötü, çok kötü bir kimsedir.
“Ben ben ben…” diyende hayır yoktur. Olgun insanlar ben demezler “Biz” derler. Benlik insanlara neler yaptırmaz ki…
Şu şık elbiseli, kravatlı, matruş, saçları itinayla taranmış semiz adamlara bakınız. Haram yiyorlar, millet malını zimmetlerine geçiriyorlar. Saçı bitmedik yetimlerin, gözü yaşlı dulların, fakir fukaranın haklarına el uzatıyorlar.Niçin yapıyorlar bunları? Benlik için, kendileri için.
Eskiden altına, gümüşe tapılırmış. Şimdi Dolar’a,Euro’ya. İkisi de aynı şeydir: Para!.. Paraya, ancak nefsine köle olanlar tapar. Onlar gizli müşriklerdir.
Kendini beğenmiş, kendine tapan, kendini dev aynasında gören ne kadar çok pislik var ortalıkta.
Pislikler pislikler pislikler…
Herif tam yüz adet benzin istasyonuna izin vermiş. Bunların doksanı yeşil sahalar tahrip edilerek yapılmış. Niçin vermiş bu izinleri, niçin tahrip ettirmiş yeşil sahaları?Para için, menfaat için.
Namustan, şereften, haysiyetten bahseden şu rezile bakınız. Nereden bulmuş o efsanevî serveti? Helâlinden mi kazanmış o yüz milyonlarca doları? Niçin bunca haram paranın sahibi olmuş?Hep benliği için, hep “Ben ben ben” demek için. Benliği batasıca!
“Ben hiç yanlış yapmam, bütün yanlışlar başkalarınındır…” Bir insana bu hezeyanı ancak azgın benliği söyletir.
Nur topu günlerin kanına girdiren kimdir? Benliktir benliktir benliktir…
Kuyrukları fino kuyruğu gibi sallanan bu adamlara bakınız. “Sayın Başkanım… Sayın Bakanım… Sayın büyüğüm… Sayın liderim…” Bu herifler bu yaltaklıkları, bu yalakalıkları niçin yapıyorlar? Benlikleri için.
Haysiyetli, şerefli, ruh asaletine sahip bir kimse, yağlı kemik kapmak için kuyruk sallayıp dalkavukluk yapar mı?
Şu ahmağa bakınız. Onun büyüğü zamanın bir tanesiymiş, en yükseğiymiş. Kendisi de ona bağlı olduğu için çok gururlu ve müftehir imiş… Zavallı benlikçi!
Hiçbir kibirli, gururlu, dünyaya tepeden bakan kimse büyük olamaz. Ünlü, iri tanınmış olabilir sadece.
Küçüklüğün adını büyüklük koymuşlar!
İyi insan, iyi Müslüman, iyi vatandaş mı olmak istiyorsun?
İlk yapacağın iş benliğinle savaşmaktır. Bu savaş “Büyük Cihad”tır. Bunu yapan büyük mücahid olur.
Benliğine tapan kişi, büyük mücahid değil, küçük mücahid bile olamaz.
Bütün kötülükler, bütün pislikler, bütün rezaletler benlikten ileri gelir.
Benliğini ne kadar ezersen o kadar yükselirsin.
Benlik belâsından kurtulmak mı istiyorsun?
– Şöhrete tâlip olmayacaksın. Sen tâlip olmadığın halde şöhret sana gelirse bunu bir âfet ve felâket olarak bileceksin.
– Ehliyet ve liyakatin olsa bile başkanlığa, emânete tâlip olmayacaksın.
– Sen tâlip olmasan, başkaları isteseler, ehliyetin ve liyakatin yoksa başkanlığı, makamı ve vazifeyi yine kabul etmeyeceksin.
– Kanaat ile yaşayacaksın; lüks, israf, gösteriş, aşırı tüketim gibi şeytanlıklardan uzak duracaksın.
– Mütevâzı olacaksın.
– Çok konuşmayacaksın…Çok yemeyeceksin…Çok uyumayacaksın… İnsanlarla çok ihtilât etmeyeceksin.
– Asıl işinin insanlarla değil, Allah’la olduğunu iyi bilecek ve bunu hatırından bir an bile çıkartmayacaksın.
– En ufak haram şüphesi olan gelirlere, mallara, menfaatlere tâlip olmayacaksın.
– İhale almak, parsa toplamak için birtakım adamların etrafında pervâne gibi dönmeyecek, kuyruk sallamayacaksın.
– Acından gebersen bile haram yağlı kemik peşinde koşmayacaksın.
– Meskende, dekorasyonda, binitte, giyim kuşamda, yemede içmede aşırılığa kaçmayacaksın, orta şekilde yaşayacaksın.
– “Hep bana hep bana…” demeyeceksin, kazancını, servetini muhtaçlarla paylaşacaksın.
Benlik insanı kudurtur, çıldırtır, azdırır.
Amentünün şartlarını, İslâm’ın beş esasını, basit ilmihal bilgilerini ezberlemekle din bitmez. Ahlâk hükümlerini bilecek ve hayata uygulayacaksın. Yularını nefs-i emmârene vermiş, yokuş aşağı frensiz iniyorsan kendini kurtaramazsın.
Benlik insana futbol kulübü tutar gibi tarikat, cemaat, fırka, hizip tutturur. Böylelerinde hayır yoktur.
Allah’ın bize “En güzel örnek ve model olarak” göndermiş olduğu Peygambere (Salât ve selâm olsun O’na) bak. İsmet (günahtan korunmuş olmak) sıfatıyla muttasıf olduğu halde ölünceye kadar nefsini kontrol altında tutmuştur. Biz ise ismetli insanlar değiliz.
Benlik kurbanları gırtlaklarına kadar riya ve nifak pisliğine batmışlardır. Mütevâzı geçinen niceleri vardır ki, o tevâzu perdesinin ardında gururun, kibrin, enâniyetin en korkuncunu gizlerler.
“Ben çok ihlâslıyım…” deyip duran şu ebleh, ihlâslıyım demenin ihlâsı yok ettiğini bilmiyor mu?
Kardeşlik diye diye din ve iman kardeşlerinin gözünü oyan, etini yiyen münâfık ne kötü yoldadır.
Benlik ve para… Bu iki şey insanı esfel-i sâfilîne indirir.
Bunların üzerine bir de şöhret, riyâset, ikbâl hırsı eklenince o adam bitmiştir artık.
İslâm’ın temellerinden biri benlikle, nefs-i emmâre ile savaşmaktır. Bir kimsede bu yoksa, o sûreta Müslümandır.
Mimsiz medeniyet insan benliğini okşayarak, onu putlaştırarak insanı insanın kurdu haline getirmiştir.
Benliklerimizle nasıl savaşacağız? Onları nasıl yenip dizginleyeceğiz. Eskiden bu iş tarikatla, tekkelerde yapılırmış. Hakikî şeyhler, kâmil mürşidler kendilerine intisab edenleri terbiye edip olgunlaştırırmış. Artık böyle müesseseler de kalmadı gibi. Peki şu on milyonlarca güruh-i lâ yüflihûn’un hali ne olacak?
Nefislerimizin kötülüğünü önleyemesek bile hiç olmazsa kötü, çok kötü olduklarını bilsek bari. 18 Nisan 2004