Dönmeleri Uyarıyorum
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Pazartesi
Benim için “Bu adam, azılı bir Dönme düşmanıdır” demişsiniz, iftira etmişsiniz, hakkımı yemişsiniz.
Ben bütün Dönmelere düşman değilim. Hattâ, aşağıda açıklayacağım, hiçbirine düşman değilim.
Hepsini kastetmiyorum, bir kısım Dönmeler Müslüman Türkiye’de, çoğunluğu teşkil eden Müslümanlara agresif, fanatik, militan, aşırı şekilde düşmanlık yapıyorlar, onları kınıyorum ve uyarıyorum. Kınamak ve uyarmak düşmanlık yapmak mânâsına gelmez. Onlara iyilik ediyorum.
Din, inanç, vicdan, inandığı gibi yaşamak hakkı ve hürriyeti en birinci, en temel, en esaslı hak ve hürriyettir. Onlar Müslüman Türkiyelilere bu hakkı tanımak istemiyorlar. Böyle bir haktanımazlık medeniyetsizliktir, geriliktir, büyük olumsuzluktur.
Bazıları masonluk yapınca suç olmuyor, biz Müslümanlar, Müslümanlık yaparsak dincilik oluyor, gericilik oluyor, uygarlığa aykırı oluyor, suç oluyor…
Onlar Sabatay Sevi’yi Mesih, Kral, Önder, kurtarıcı olarak kabul ediyorlar. Bu inançları bir sakınca teşkil etmiyor. Ben ve Müslüman kardeşlerim Âhirzaman Peygamberi Hâtemülenbiya Muhammed aleyhisselâmı kurtarıcı, rehber, önder, kaaid, seyyid kabul ettiğimiz zaman suç oluyor…
Onların kendi şeriatları var, Yahudiliğin bir kolu olan Sabataycılığın şeriatı. Onlar bu şeriatı kutsal tanıyorlar, bir kısmı onun icaplarını yerine getiriyor. Kendilerince haftanın kutsal günü olan cumartesi günlerinde İbranîce ve Ladino diliyle dualar okuyorlar, âyinler yapıyorlar, bunların hiçbir sakıncası yok. Lakin biz Müslümanlar bir yere toplanıp evrad ve ezkâr okuyup, Hû dersek başımıza gelmedik kalmıyor…
Her halkın kendine mahsus bir kimliği var; örfleri, âdetleri, gelenekleri, inançları, folkloru, töreleri var. Dönmelerinki kötü değil, suç değil, sakıncalı değil; Müslümanlarınki sakıncalı.
Dönmeler, Türkiye Devleti için bir tehdit ve tehlike oluşturmuyorlar ama Müslüman dinciler oluşturuyor. Müslüman dinciden neyi kasd ediyorlar? Dine, imana, Şeriata, fıkha, Sünnete bağlı dindar Müslümanları mı? Dünyanın hangi medenî ve demokrat ülkesinde dindar olmak suçtur?
Dönmelerin, din hürriyeti konusunda da ipe sapa gelmez ölçüleri ve müdahaleleri var. Hem “Biz Müslümanlığa, din hürriyetine karşı değiliz…” diyorlar, hem de “Dindar olabilirsin ama ancak bizim istediğimiz kadar olabilirsin. Bizim istediğimizden fazla olamazsın…” diyorlar. Biz Müslümanlar ne kadar dindar olacağımızı onlardan mı öğreneceğiz? Dindarlık konusunda onlara boyun eğmeye mecbur ve mahkûm muyuz?
Birtakım Dönmeler gerçek kimliklerini ve dinlerini gizleyerekMüslümanların din ve tasavvuf faaliyetlerine sızıyorlar. İlahiyatçı olanları var, şeyh olanları var. Adamlar hem Müslüman değil, hem ilahiyatçılık, şeyhlik taslıyorlar. Çok haklı olarak biz Müslümanlar bu durumdan son derece rahatsız vaziyetteyiz. Bir papazın, bir hahamın gerçek kimliğini gizleyerek hocalık ve şeyhlik yapmasını ister miyiz? Sabataycının da yapmasını istemeyiz. Şimdi bazıları diyebilirler ki: “Onlar bir taraflarıyla Müslüman değiller mi?” Onların Müslümanlığı samimî değildir. Asıl gerçek kimlikleri Yahudiliktir. Onların Dönmeliği Büyük (D) ile yazılır. İslâm’a gerçekten dönerlerse, Dönmelikten dönmeliğe dönmüş olurlar. O zaman bir itirazımız olmaz.
Yakın tarihimize bakıyoruz, İslâm dinine ve dindarlara karşı bütün agresif faaliyetleri onlar organize etmişler. Bu işin kurmaylarının yüzde doksanı onlardan, geriye kalan yüzde on, zihinleri çelinmiş “Benzetilmiş Müslümanlar”. Bu durum da bizi çok rahatsız ediyor.
Peki agresif, militan, fanatik, aşırı İslâm ve Müslüman düşmanlığı yapan Dönmelerden ne istiyoruz? İsteklerimizi madde madde sıralayayım:
1. Çoğunluğu teşkil eden Müslümanların dinî hak ve hürriyetlerini tanısınlar, onlara bu konuda engel ve köstek olmasınlar.
2. Türkiye Müslümanlarının İngiltere ve Amerika’da olduğu kadar din hürriyetine ve serbestliğine sahip olması için çalışsınlar.
3. Dini ve dindarları Türkiye için bir tehdit ve tehlike olarak görmesinler ve göstermesinler.
4. Laikliği din düşmanlığı şeklinde yorumlamasınlar.
5. Türkiye’nin üzerinde bir tür vesâyet hakkına sahip oldukları kuruntusunu kesin olarak bıraksınlar.
6. İki kimliklilikten vazgeçsinler. Müslümanlıkla Yahudilik arasında bir tercih yapsınlar, samimî olarak Müslüman olmak istiyorlarsa Müslüman olsunlar. İstemiyorlarsa mahkemelere müracaat ederek Yahudiliklerini resmen kayda geçirsinler ve tescil ettirsinler.
7. Türkiye Müslümanlarına yapmış oldukları haksızlıklar, zulümler, hakaretler dolayısıyla af dilesinler ve onlarla barışsınlar.
8. Halkı Türk-Kürt, Sünnî-Alevi, dincilaik gibi birbirine düşman kamplara ayırıp “Böl, parçala ve hükmet” siyasetini bıraksınlar.
9. Sosyal uzlaşma, toplumsal barış, millî mutabakat için çalışsınlar.
10. Türkiye’yi babalarının, dedelerinin, atalarının çiftliği gibi görmekten vazgeçsinler.
11. Atatürk istismarına son versinler.
12. Dünyanın hiçbir medenî, demokrat, hukukun üstünlüğü prensibini kabul etmiş, insan haklarına saygılı ve bağlı ülkesinde resmî ideoloji yoktur. Onlar da Türkiye’ye bu konuda baskı yapmaktan vazgeçsinler.
13. Tarihî kopukluğu savunmayı bıraksınlar ve tarihî devamlılık için çalışsınlar.
14. Bireylerin kan gruplarını ve parmak izlerini değiştirmek nasıl mümkün değilse, toplumların da kimliklerini, karakterlerini, millî kültür ve kişiliklerini değiştirmek mümkün değildir. Artık bu gerçeği idrak etsinler, zorlamaları ve terörleri bıraksınlar.
15. Çoğunluğu teşkil eden Müslümanlara “Acı Soğan” demesinler; onları vatandaş olarak kucaklasınlar, benimsesinler, korusunlar, iyiliklerini istesinler.
Bendeniz, geniş düşünceli bir Türkiyeliyim. Çeşitlilikleri, farklılıkları, azınlıkları bir zenginlik kaynağı olarak kabul ediyorum, ancak bir şartla:
Hiçbir azınlık, çoğunluk üzerinde saltanat ve baskı kurmaya kalkmayacak; ülkenin millî kimliğini, millî tarihini, millî kültürünü değiştirmeye yeltenmeyecektir.
Ülkelerin, milletlerin tarihlerinde ârızalar, kopukluklar, kazalar olmuştur. Bunlar ilânihaye devam etmez. Agresif ve militan Dönmelere bunu hatırlatmakta yarar görüyorum.
Ülkemizde son derece adaletsiz bir gelir dağılımı vardır, bunda onların büyük rolü bulunmaktadır. Bunu da unutmasınlar.Türkiye bir “haksız rantlar ülkesi” haline gelmiştir. Bu yüzden on milyonlarca vatandaşımız ıstırap çekmektedir, zerre kadar vicdanı olan bir vatandaş hangi dine mensup olursa olsun, böyle bir şeye razı olamaz.
Hiçbir ideoloji devlet ile özdeşleştirilemez. Sayın militan dönmelerin bunu da iyi bilmeleri gerekir. Biz düşmanlık yapmıyoruz. Olumlu şekilde tenkid etmek, uyarmak, haksızlıkların ortadan kalkmasını istemek düşmanlık değildir. Biz Türkiye Müslümanları, temel haklarımızı ve hürriyetlerimizi istiyoruz.
Tam, yüzde yüz, İngiltere ve Amerika’da olduğu gibi bir din hürriyeti istiyoruz. Laikliğin din düşmanlığı şeklinde anlaşılmasını ve yorumlanmasını istemiyoruz. İnançlarımızdan, görüşlerimizden, tenkitlerimizden, dinimizin gereklerini yerine getirmemizden dolayı zulme, hakarete, eziyete, cezaya mâruz kalmak istemiyoruz. Dinsizler, ateistler, marksistler, masonlar kadar hür ve eşit olmak istiyoruz.
Bunları istemek suç değildir, kabahat değildir, gericilik değildir. Böylece biline… 24 Mayıs 2005