Derin Derin
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Perşembe
Bazı derin gazete ve televizyonlar, menfur cinayet işlenirken katilin “Allahu Ekber!” diye bağırdığını yazıp söylemişlerdi. Doğru değilmiş… Yine katilin beş vakit namaz kılan biri olduğu üzerinde durmuşlardı.
Bu hadisenin, başörtüsü konusundaki bir infialden, bir öfkeden ileri geldiğini beyan etmişlerdi. Bu da, tartışmaya açık bir konu. Milleti lâik-antilâik diye iki düşman kampa ayırıp birbiriyle çatışmasını, iç barışın, sosyal mutabakatın yıkılmasını isteyenler var. Geliri çok azmış, geçimine bile yetmezmiş. O halde, o pahalı silâhı nasıl aldı? Kendisine kimler para verdi?
Cami avlusunda, cenaze namazı kılmaya gelmiş olan bakanlara kimler saldırdı? Bunlar sıradan kişiler miydi, yoksa seçilmiş, hazırlanmış, rolleri öğretilmiş militanlar mıydı? “Ben sıradan bir vatandaşım, son derece masumum…” diyen kişi, içerideki konuşmalar dinlenmesin diye evinin dış cephesini niçin, bir yığın masraf yaparak alüminyum ile kaplatmıştır?
Cinayetten sonra, herkesin çok üzülmesi, dehşet içinde kalması gerekirken birtakım politikacılar, medyacılar niçin kına yakıp, zil çalıp cinayet kanları üzerinde dans etmişlerdir? Ülkenin Emniyet Genel Müdürü “Hadise fevrî (âniden, birdenbire) olmuşa benzemiyor. Bu işin ardında bir örgüt olması ihtimali büyüktür” mealinde beyanda bulunmuştur. Bunun manası nedir?
Polise ve adliyeye paralel olarak (vazifeleri icabı) istihbarat yapan, birçok gerçeği karanlıktan çıkartıp gözler önüne koyan birtakım gazete ve televizyonların bu faaliyetleri niçin bazı Beyaz Türklerin hoşuna gitmemiş, bunlara
denilmesine yol açmıştır?
Bu hadisede polisimizi tebrik etmek gerekir. Gece gündüz, harıl harıl çalışarak bilgi, delil topluyor. İnşaallah birtakım derin güçler yolunu kesmezler. Birileri 28 Şubat’a benzer bir senaryoyu uygulamaya koydular ama bu sefer tutmadı. Acaba nerede yanlış yaptılar? Halkın konuştuklarını bir duysanız… En ummadığınız bir vatandaş, meselâ küçük esnaftan biri veya bir ev kadını neler söylemiyor ki…
Türkiye’de rantsız hiçbir yaprak kıpırdamaz. Komplo başarılı olsaydı, bir kesime milyarlarca dolarlık derin rant kapıları açılmış olacaktı. Şimdi kapalı kapılar ardında gizli ve derin konuşmalar yapılıyor, yeni planlar, yeni senaryolar hazırlanıyordur şüphesiz.
Artık dünyada gizlilik diye bir şey kalmadı. Siz evinizde oturmuş, bir iki dostunuzla çay içip sohbet ediyorsunuz. Sokaktaki bir otomobildeki cihazlarla konuşmalarınızı dinleyip kayda almak çok kolay. Bu yüzdendir ki, o mâlum zat evini alüminyum ile kaplatmış.
Bilgisayarınız mı var ve bu bilgisayarla bir kere internete mi girdiniz, artık hiçbir gizliniz saklınız olmaz. ABD ve İsrail istihbaratı bütün dünyayı, evet bütün dünyayı dinliyor. Diyelim, ticaret yapıyorsunuz, bir telefon konuşmasında “Malları gönderin… Tuzla deposuna istifleyin…” gibi lâflar mı ettiniz, şifreli konuştuğunuz şüphesiyle bu sözleriniz üzerinde durulur.
Bizde benim bildiğim beş istihbarat vardır. Onlar da yirmi dört saat çalışır. Bazıları, şayet dindarsanız sizi sistem için bir tehdit ve tehlike olarak görür. Hele tahsiliniz yüksekse, iyi bir makam ve mevkide bulunuyorsanız, çok muzır, çok yeşil ve çok tehlikeli olursunuz.
Artık özel hayat diye bir şey kalmamıştır. Fişleniyorsunuz, mimleniyorsunuz. Yüzbinlerce, milyonlarca bilgi ve dosya derin dondurucularda depolanmıştır. Gerektiğinde çıkartılır ve kullanılır.
Birtakım derin gazetecilerin ve patronların banka hesapları, mal ve servet listeleri çıkartılmış… Bunlar, özel hayata ait bilgilerdir ve açıklanması yasaktır deniliyor. Amennâ… Lâkin, affınıza sığınarak bir soru yöneltsem acaba terbiyesizlik mi etmiş olurum? Bu kadar büyük servetleri nereden ve nasıl bulmuşlar acaba? Alınlarının teriyle mi? Yoksa başka derin yollarla mı?
Senelerce önce büyük ve derin bir gazeteciden bahs etmişlerdi. İstanbul’un en gözde, en mutena rezidans binasında krallara layık bir dairede yaşıyormuş ve ayda 10 bin dolar kira ödüyormuş… İşte o zat, son hadisenin lâiklik düşmanı aşırı yeşil dinciler tarafından meydana getirildiği tezini savunuyor.
Bazı derin medyacıların öyle maaşları varmış ki, insanın inanası gelmiyor. Bugünkü rakamları bilmiyorum, bundan beş on sene önce bazı derinlerin ayda 50, 75 bin dolar maaş aldığını duymuştum. Bu gibi zevat nedense olup bitenlerin hep aşırı dincilerin, lâiklik düşmanlarının, iç tehlike ve tehdit unsurlarının, dahilî düşmanların eseri olduğu fikrindedir.
holding kurar, fabrika yapar işletir, bankacılık yapar ve büyük paralar kazanırsa bunun hiçbir sakıncası yoktur. Lâkin
bu gibi işlere girerse tehlike alarm ve zilleri acı acı, derin derin çalmaya başlar.
28 Şubat’tan sonra, THY uçaklarında yolculara, patronu dindar bir firmanın bisküvi ve kekleri ikram edildiği için derin basında zehir zemberek yazılar çıkmıştı. Ülke nereye gidiyordu, nereye götürülüyordu? Yeşil sermaye artık işi iyice azıtmıştı…
Ülkemizde sadece derin devlet yok… Başka çok derinler var. Derin medya… Derin güçler… Derin lobiler… Derin veya Beyaz Türkler… Derin akademisyenler… Derin fikir (veya fikirsizlik) adamları…
Derin olduğu için sıradan bir romancı ve yazar birkaç yıl içinde dünya çapında bir şöhret haline getirildi. Adam milyonlarca dolar kazandı. Türkler bir buçuk milyon Ermeni kesti dediği için mahkemeye verilecek oldu. Bütün Derinler ayağa kalktı. Olamaz olamaz olamaz!.. diye derin derin bağırdılar. Düşünce hürriyetine gem vurulamaz!
Beride, derin olmayan bir vatandaş, ciklet veya sakız çiğnedi diye paldır küldür yakalandı ve zindana konuldu. Gazeteci Uğur Mumcu otomobilinin marşına basınca korkunç bir tarraka kopmuş, otomobil ve kendisi bin parça olmuştu. Haberi duyan nice derin, gözlerinden seller gibi derin derin yaşlar akarak hadise yerine gelmişlerdi. Biliyor musunuz timsahlar çok derinden ağlarmış…
Uğur Mumcu aşırı bir lâikti. Onu dinciler, lâiklik düşmanları, Atatürk karşıtları öldürmüştü. Onlar ne kadar yeşil, ne kadar acımasız, ne kadar büyük tehlike ve tehditti… Aradan yıllar geçti. Mumcu’nun katili veya katilleri bulunamadı. Çok derinlerde saklı ve gizliydiler. Bunca derin ve esrarlı cinayetler işlenirken derin gizlilik içinde uyuşturucu ticareti ve silâh kaçakçılığı faaliyeti yoğun ve derin biçimde devam ettiriliyor. 02 Haziran 2006