Atatürk İngiliz Sefiri Sir P. Loraineden Ne İstemişti
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 11 Aralık 2018
Mustafa Kemal Paşa’nın ölümünden kısa bir müddet önce hazırladığı
, açılma tarihi çoktan geçmesine rağmen gizli tutulmaya devam ediliyor. Vasiyetnameyi Türkiye halkının, tarihin, vicdanın ışığına tutmayan
Gizlemeye hakları yoktur.
1. Vasiyetnamenin açıklanmayıp gizli tutulması bir
2. Böyle bir şey, Atatürkçülerin M. Kemal’e ettikleri büyük bir hıyanettir.
3. Mustafa Kemal Paşa’nın vasiyeti, yakın tarihimizde büyük bir rol oynadığı için,
Açılacağı tarihten sonra bunu gizlemek hakkına kimse sahip değildir.
4. Paşa yakın tarihimize damgasını vurmuş,
yapmıştır. Onun vasiyetnamesi
Ankara’da
(İngiltere)
1933’ten beri büyük elçiliğini yapıyordu.
İngiliz gazetesi
ta
imzası ve
başlığıyla bu konuda bir makale yazılmıştır.
Sanırım
Son Hükûmet kararıyla, yakın tarihimize ışık tutan bu kitap üzerindeki yasağın da kalkmış olduğunu sanıyorum. Bilhassa
bu konuda niçin araştırmalar yapıp yayınlamıyorlar?
New York’ta yayınlanan
Resmi tarihçilerimiz bu konuda da susmayı tercih ettiler. Müslüman tarihçiler ise, Atatürk’ü Koruma Kanunu dolayısıyla fazla laf edemediler.
hukuka aykırı,
ve mutlaka kaldırılması gerekir. Bugün Türkiye’de padişahlara, İslam büyüklerine sövüp sayma hürriyeti var ama
1950-60 yılları arasında su katılmadık gerçek
Çankaya Köşkü bahçesine bir Atatürk heykeli diktirmiş, kaidesine de
yazdırtmıştı. Atatürk Kanunu bu zihniyetin bir çocuğudur.
‘den Mustafa Kemal ne istemişti…
Atatürk’ü Koruma Kanunu dolayısıyla bu iki konuda tafsilata giremiyor, bilgi veremiyorum. Arzu edenler internetten arayıp bulabilirler. (Timeturk sitesinde var)
bu konulara eğilmelidir, suskun kalması tarihçilik ve ilim adamlığı haysiyetine yakışmaz. Müslümanlar şifahî toplum, kırsal kesim zihniyetini ve umursamazlığını bırakarak çok ciddî, çok vasıflı, çok haysiyetli ilmî Atatürk araştırmaları yapmalıdır.
http://antikemalist.blogspot.com
İki insan tartışıyor, çok öfkeli olanı karşısındakine
diye haykırıyor. Muhatabı ne yapmalıdır? Biraz aklı olan bir Müslümansa
demesi uygun düşer.
Allah seni ıslah eylesin diyen kişi babası, hocası, yaşça ve derece itibariyle büyüğü ise, “Allah seni de ıslah eylesin” demek terbiyeye uygun düşmez, içinden
demelidir.
Kendisine Allah seni ıslah etsin deniliyor, o, böyle güzel bir duayı hakaret kabul ediyor,
şeklinde bir karşılık veriyor. Bu cahillik ve terbiyesizliktir.
İslamiyet insanların ve dünyanın ıslahı
için gönderilmiştir. Müslümanlar
ve
ise ifsad ederler, yani fitne fesad çıkartırlar, bozarlar.
Kâfirler kelimesinin başına
sıfatını koydum. Muannid olmayan, gerçekler kendilerine, akıllarının ereceği, anlayabilecekleri şekilde açıklandığı takdirde
Muannid olanlar ile olmayanları aynı kefeye koymamak gerekir.
Doğru yola davet iki türlü yapılır: Doğrudan doğruya… Dolaylı olarak… Bu ikisinden, dolaylı olanı daha münasiptir.
duasını, öfkeyle söylenmiş olsa bile, kabul etmemek, hakaret saymak hamlıktır.
Müslümanların en kâmilleri
hata, kusur ve günah noksanlarını kabul ve itiraf edenlerdir. Geçmiş asırlarda yaşamış rabbanî ulema, fukaha, meşayıh ve mürşitler kendilerinden bahsederken ahkaru’l-ibad
derece itibariyle en aşağısı diye yazmışlardır. Nefislerini hor görmek onların kemaline ve büyüklüğüne delalet eder.
Büyüklerden
hazretleri
buyurmuştur. Çok kısa, çok ibretli, çok faydalı, çok ıslah edici bir söz…
Dindar Müslümanları tehdit eden, onların ayaklarını kaydıran helak edici, kötü sıfatların başında ‘ucb gelir. `Ucb, ibadetlerine, hayır hasenatına mağrur olmak, kibirlenmek, bu yüzden gaflete düşmektir.
Gelmiş geçmiş insanların en hayırlısı olan ve ismet sıfatıyla muttasıf bulunan Peygamberimiz
herkesten çok ibadet ederdi ve yine herkesten çok istiğfarda bulunurdu, yani Allah’tan bağışlanmasını dilerdi. Ucba düşen, ibadetleri ve hayırları kendisine gurur veren kimse kâmil değil nâkıs bir Müslümandır. Böyleleri kendilerini Cennetlik sayar. Gaflet!..
Müslümanları sadece ibadetleri kurtarmaz, Kurtaran ve Cennete koyan Allahtır; ibadetler, salih ameller, hayır hasenat vesiledir.
İmam-ı Gazali hazretleri yazıyor: “İsrailoğullarından yetmiş yıl boyunca ibadet eden, salih bir zata ilham edilmiş,
buyrulmuş. O kişi boynunu bükmüş,
cevabını vermiş. Bunun üzerine
buyrulmuş.” 26 Ocak 2013