Arapların Tamamına Kötü Diyen Kâfir Olur!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Aralık 2018
Bütün Araplar haindir, kötüdür diyen kimse kâfir olur, çünkü Resulullâh Efendimiz
Arap kavmindendir. Ashâb-ı Kirâm’ın büyük çoğunluğu Araptır…
Her kavimde ve toplulukta olduğu gibi Arapların içinden de bazı hainler ve kötüler yetişmiş olabilir. Onların yüzünden bütün Arap kavmini kötülemek adalete, insafa, vicdana yakışmaz. Şu zamanda Arapların içinde kötüler ve hainler var mıdır? Görüyoruz, hiç şüphe yoktur ki böyleleri vardır.
Bozuk inançlara sahip olup, bu inançları paylaşmayan Müslümanlara müşrik, kâfir, demi heder malı helaldir diyen sapık Araplar da kötüdür. Namazı terk eden, şehvetlerine uyan, sekülerleşen Araplar da kötüdür.
Lâkin necip Arap kavmi içinde Kur’an, Sünnet, Şeriat yolunda yürüyen âbid, salih, muhlis, muttakî, mücahid fi sebilillah Arap kardeşlerimiz övgüye lâyık kimselerdir. Allah onların, bütün Müslümanların yardımcısı olsun.
Şu anda Araplar içinde Sünnî ulemâ, fukaha, mürşidler, gerçek şeyhler, zâhidler, evliyaullah bulunmaktadır. Bunlara dil uzatanların imanlarından şüphe edilir.
Her Müslüman kavim içinde olduğu gibi
Bunlar senden benden koyu Müslüman görünürler, fitne ve fesatlarını da yaparlar.
Böyle bir şeyden Arap kavmini tenzih ederiz.
Onlar, Devlet-i İslâmiyye yıkıldıktan sonra acı hüsranlara uğramışlar ve belalarını bulmuşlardır.
Osmanlılar zamanında belki Filistin’de, Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi maddi terakki yoktu ama İslâm birliği vardı, ümmet bütünlüğü vardı ve Müslümanlar
hürdüler. Savaştan sonra, bugünkü
Osmanlı Devleti’nin hataları, yanlışları, idarecilikte kötü tarafları olabilirdi ama bunlar Filistin’in elden gitmesi kadar kötü olamazdı.
İsim vermeyeceğim,
Bunların halkının hepsi o rejimleri doğru bulmuyor ama ağır baskılar altında boyun eğmekten başka çareleri yoktur.
bir kısım
Kur’ana, Sünnet’e, Şeriat’a, ümmet birliğine, Hilâfet’e samimiyetle inanan hiçbir Müslüman bu değerlere sahip çıkan bir İslâm Devleti’ne karşı gelmez. Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra Arap dünyasında
zuhur etmiştir. Bunlar geleneksel
ayrıldıkları için başarılı olamamışlardır.
Bugünkü Arap devletleri içinde
Arap dünyası son derece parçalanmıştır.
İslâmiyet’in esaslarından biri adalet, diğeri meşverettir (şura, danışma). Bugün hiçbir Arap ülkesinde ehliyetli ve mu’temen müşavirlerden oluşan bir şûra heyeti yoktur. Demokratik usullerle seçilen millet meclisleri İslâmî şuralar değildir.
İslâm’da Din ve Dünya, Din ve devlet ayrımı yoktur ama siyasetin dinin üzerine çıkartılması, dinin siyasileştirilmesi, aktivizm de yoktur.
İslâm’ın cadde-i kübrâsında yürüyen, Sevâd-ı Azam dairesi içinde bulunan, ümmet ve Hilâfet şuuruna sahip olan, Kur’an ve Sünnet’i rehber edinen, ırkçılık yapmayan bütün Müslüman Arap kardeşlerimizi bizden biliyoruz. Onların acı ve kederleriyle kederleniyoruz, selâmetlerine dua ediyoruz…
İnşallah Arap dünyasının çoğunluğu Ehl-i Sünnet dairesi içinde toplanır, Arap olmayan Müslümanlarla ittifak eder ve Hilâfet-i İslâmiyye’yi tekrar kurar. Kurtuluş için başka yol göremiyorum. Millî cumhuriyetlerle, krallıklarla, emirliklerle, bugünkü balkanlaşma ile İslâmî açıdan bir yere varamayız.
Son Pazar sabahı namazı
nde kıldım. Cemaat bir saf bile değildi. Hayret!..
Namazdan sonra imam efendi onun Kur’an kursunda okuyup ayrıca dışarıdan lise diploması aldığını ve şu anda yüksek tahsil gördüğünü söyledi.
Dindar gençlik edebiyatı gırla gidiyor ama sabah namazlarında camilerde liseli veya üniversiteli genç göremiyorsunuz. Belki Eyüp Sultan Camii’nde vardır ama oradaki cemaat istisnadır, malûm olduğu üzere istisnalar kuralı bozmaz.
Türkiyeli Müslümanların, namaz konusunda artık azınlığa düştüklerini iyice anlamaları ve ona göre hareket etmeleri ve tedbir almaları gerekir. Temel bir konuda azınlığa düşen Müslümanlar ne yapmalıdır?.. Artık onlar için kemiyet, kelle sayısı üstünlüğü olmadığından keyfiyet, kalite üstünlüğünü kazanmak için çalışmalıdırlar.
beyefendi
üzerinde
yazılı. Türkçe meali:
Müslümanlara bu âyetle ilgili dersler verilmelidir.
İslâm’da doğruluk nedir:
1. Doğru bir Müslüman asla yalan söylemez. Yalancı bir kimse münafıktır.
2. Doğru bir Müslüman söz verirse sözünü yerine getirir. Söz verip sözünü tutmayan kimse münafıktır.
3. Doğru bir Müslüman emanetlere riayet eder, onlara hıyanet etmez. Emanete hıyanet eden münafıktır.
4. Doğru bir Müslüman Kur’anın yap dediklerini yapar, yapma dediklerinden kaçınır.
5. Doğru bir Müslüman küstahça, hayasızca, açıkça günah işlemez, fısk ve fücur sergilemez. İnsan olmak hasebiyle Müslüman günah işleyebilir ama bunu gizler, bundan dolayı utanır. Fasık-ı mütecahir olan Müslümanlar iyi Müslümanlar değildir.
6. Doğru bir Müslüman, israfın Kur’anda Sünnet’te Şeriat’ta İslâm ahlakında kötülenmiş kebair, bir isyan olduğunu bilir ve elinden geldiği kadar israftan kaçınır.
7. Lüks meskeniyle, lüks otomobiliyle, sofrasındaki lüks yemeklerle övünen beyinsizler doğru Müslüman değil, fâsık ve eğri Müslümanlardır.
Hûd Sûresi’ndeki
ayeti nazil olduktan sonra Resulullah Efendimiz
buyurmuşlardır. Kendileri Allah tarafından günah işlemekten korunmuş masum bir Peygamber oldukları için
İmam efendi tesbihattan sonra bir aşr-ı şerif, ardından
Kendisiyle selamlaştık, ayaküstü biraz konuştuk, karşıya
Orada pazar sabahları etkinlik yapılıyormuş, ona katılacakmış. Böyle etkinliklerin İstanbul’da en az yüz camide yapılması gerekir. Müslümanları cezp edecek kalite ve mahiyette…
Camiden sonra
bitpazarına uğradık. Birkaç kitap, birkaç porselen aldım. Oradan Kasımpaşa’daki
civarındaki yonca lokantasında çorba içtik.
21 Kasım 2012